30 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

30 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DIŞGEZİLER : Japonya XIV AZUMA OTOKO Nİ KYO ONNA Bir kimse Japonyaya gitmek üzereyse, âdet, arkadaşlarının ona göz kırpması ve manalı manalı: " " — Eh, yaşadın.. Geyşalar, filân.." deme- sidir. Dönüşte de, size sorulan ilk sual daima "Ece, geyşaları gördün mü?"dür. Hemen herkesin geyşalar hakkında bir duyduğu, bir bildiği, bir fikri vardır ve geyşa denilince kiminin hatırına bir Madam Butterfly, kiminin hatırına bir japon Madam Pompa- dour'u, kiminin hatırına bir lüks randevu evi sermayesi, kiminin hatırına da filmlerdeki tarz- da bir japon dilberi gelir. Halbuki Geyşa Evi, bütün bunlarla ilgisi pek az, yahut hiç, bir ja- pon müessesesi. Japonyada da evli erkekler, dünyanın her tarafındaki evli erkekler gibi zaman zaman ey- lerinden, kanlarından, ev vırvırı ve dırdırından sıkılır olmuşlar. O vakit başlarını dinleyebile - cekleri, kendilerini bir iğneli fıçının içinde değil de rahat hissedecekleri bir yer aramışlar. Bun- lar isterlermiş ki bir çevreleri olsun, orada ka- dın dedikoduları, o kıskançlıkları, aile gaileleri bulunmasın. Yani japon erkeği, gündelik dün- yasından bir kaç saat dışarı çıksın. Bahis ko- nusu olan şey çapkınlık, bir kadınla yatıp kalk- mak, sevişmek değildir. Japon kadını kocasına karşı çok müşfiktir ama, fazla eğlenceli olduğu iddia edilemez. Japon erkeği, "eğlendirici bir şefkat" göreceği bir evin peşine odüşmüş ve bundan Geyşa Evi doğmuş. Sonra, geyşalık, bir müessese olarak sürüp gelmiş. Tabii, zaman ve değişen şartlar Geyşa Evlerini de etkilememiş değil. Geyşa Evlerine vaktiyle, sadece gündelik hayatından bir an kaçamak yapmak isteyen bunalmış japon erkeği (ogiderken şimdi paralı amerikan askerleri ve turistler bu evlere gidi- Erkeğin doğulusu, kadının kyotolusu (Japon sözü) yorlar ve onların geyşalardan bekledikleri eski japon erkeğinin beklediğinden farklı oluyor. Bazı Geyşa Evlerinde, beklenilenin bulunduğu muhakkaktır. Ama onlar, suni bir Japonyayla tatmin olunanlar için işleyen "turistik müesse- seler"dir ve Geyşa Evi Müessesesiyle bir isim benzerliğinden başka ortak tarafı yoktur. Tokyoda, en tipik Geyşa Evlerinden biri Hilton Otelinin tam karşısına gelen yol üstünde bulunuyor. Tipik dediğim, Geyşa Evi Müessese- sinin esası muhafaza edilmiş, fakat buna, 1966 nın bazı ilâveleri yapılmış. Meselâ, evin altında ia amerikan ban var. Bildiğimiz barlardan bi- Viski içiliyor, başka aperatifler alınıyor. Ye- mekte inildikten sonra da tekrar oraya gidi- lip japon rakısı sakinin üzerine fransız konya- ğı çekiliyor. Ama bunun dışında, eski usulde bir akşam geçiriliyor. Geyşa Evinin adı, Kazuo. Sahibi Kazuo Hasinghawa Japonyanın çok ta- nınmış bir sinema artisti. "Cehennemin kapı- ları" filmiyle, sanatkâr, milletlerarası bir şöh- ret de kazanmıştır. Evi, ailece işletiyorlar Gey- şaların çoğu, akrabalar. Zaten ailenin ikamet- gâhı da "dükkân"ın hemen yanında.. Kazuoya japon dostlarla gittik. Ev, bütün japon evleri gibi bir ev. Yerler, tabii hep hasır. Kapıda ayakkabılar çıkarılıyor ve ayaklara temiz terlikler geçiriliyor. Hizmeti kadınlar yapıyorlar. Bunlar kimonolar içinde- ler. Bellerinde kuşaklar var. Kuşakların arkası kısa. Bizi evvelâ amerikan barına aldılar. Ora- da, bayağı bir masanın başında içkilerimizi iç- tik. İskemlelerde oturarak Ondan sonra, asıl Geyşa Evine çıktık. Geyşa Evi, oda oda. Odaların kapıları du- vara girip çıkan cinsten ve kâğıttan. Orada da yer, tabii hasır. Yani, tatami. Ortada, çok al- çak bir siyah masa duruyor. Masanın etrafına, yere, minderler konulmuş. Oralara, bağdaş ku- 49

Bu sayıdan diğer sayfalar: