DIŞMÜNASEBETLER önceki ay yaptığı bir konuşmada, bu eski defterleri günün birinde aç- maya niyetli olduklarını, hiçbir te- reddüde yer vermeyecek biçimde, ortaya koymuş bulunmaktadır. Baş- ka bir deyişle, aynı iç politika düze- nini benimsemiş olmanın dışında, Romanyanın öteki komünist devlet- lerle yolları hergün biraz daha çok ayrılmaktadır. Ancak, bu iç politika düzeninin önemi de gözden uzak tutulmamalı- dır. Romanya bir komünist devlet- tir ve komünist kalmak niyetinde- dir. Onun için, Batı ile ilişkilerini hesaplı ve ihtiyatlı yürütmektedir. Meselâ geçenlerde Romen Hükü- meti kendi memurlarına Batılılarla münasebetlerinde dikkatli olmala- sında kurmak istediği denge için ge- rekli desteği, Romanya, ancak Bal- kanlarda obulabilecektir. Nitekim romanyalı yöneticilerin uzun bir süredir şu veya bu biçimde bir Bal- kan Birliği kurmak istedikleri kim- senin meçhulü değildir. Romanya Başbakanı ile Türk Hükümeti ara- sında yapılacak görüşmelerde o bu konunun ele alınacağı o rahatlıkla söylenebilir. Ancak, bundan önceki Balkan kombinezonlarından aldığı derslerden sonra, Türkiyenin bu kadar ileri gitmek istemeyeceği or- tadadır. Buna karşılık, İnönü hü- kümetlerinin açtığı yeni dış politika çığırında ilerlemekten başka çare olmadığını gören Demirel Hüküme- tinin romenlerle daha ileride geniş- Romanyada kimya sanayii İşte işin rını ve pek ileri gitmemelerini ih- tar etmeyi lüzumlu görmüştür. Bu- nun sebebi, Batıyla ticaretle birlik- te Batının rejim konusundaki fikir- lerinin de romenler arasında taraf- tar bulması endişesidir. Romanya bu bakımdan da De Gaulle Fransasını hatırlatmaktadır. Fransa nasıl, Amerikaya karşı daha bağımsız davranırken batılı sistem- den uzaklaşmıyorsa, Romanya da Rusyaya karşı bağımsızlığını “daha fazla korumaya çalışırken rejiminin prensiplerini muhafaza etmektedir. Balkanlara bakan Romanya Romanyanın, Sovyetler Birliğiyle yola ayrıldıkça, gözü Balkanlar üzerine dönmektedir. Çünkü, Ma- caristan ve Sovyetler Birliği karşı- 24 içyüzü!. leyebilecek bir işbirliğinin ilk adım- larını atmayı deneyeceğini osöyle- mek de kehanet sayılmamalıdır. Bu adımların başında, iki ülke arasın- daki ticari ve ekonomik ilişkilerin çoğaltılması gelmektedir. itekim Türkiyeye gelen romen heyetinin kompozisyonu, bun ükreşin de büyük önem verdiğini açıkça orta- ya koymaktadır. Çağlayangil faktörü 17 kişilik romen heyetinde Dışişleri Bakanı ve Petrol Sanayii Baka- nından başka üç tane de Bakan yar- dımcısı bulunmaktadır. Bakan yar- dımcıları dış ticaret, kimya ve ma- den sanayii ile ilgilidirler. Romen heyeti ile Türk Hükümeti arasında- ki görüşmeler üç bölümde yürüye- AKİS cektir: ) Siyasi, 2) İktisadi, 3) Petrolle ilgili meseleler. Siyasi görüşmeler, eğer türk ha- riciyesinin teklifini romenler ka- bul ederlerse, Başbakanlıkta; iktisa- di görüşmeler Dışişleri Bakanlığın- da; petrolle ilgili görüşmeler ise E- nerji Bakanlığında yapılacaktır. E- nerji Bakanlığındaki (o görüşmelere hariciyeciler katılmıyacaklardır. Bu alanda romenlerin tekliflerde o bu- lunmaları beklenmektedir. Roman- yada, 7000 metreye kadar inen ba- şarılı derin sondajlar yapıldığı, son zamanlarda da romenlerin elinde külliyetli miktarda petrolün birikti- gi haber verilmektedir. Romenler Türkiyeye ucuz petrol, petrol sa- nayii malzemesi satmayı, rafineri ve petro-kimya sanayii kurmayı teklif edebilirler. Türk petrolcülerinin ise en büyük ihtiyaçları, malzeme ve teknik yardımdır. İktisadi görüşme- ler, karşılıklı ticaret hacminin geliş- mesi ve turizm alanında bir ikili an- laşmaya dayanan işbirliği hedefleri üzerinde gelişecektir. Bu arada kül- türel- ve bilimsel mübadele konula- rında da görüşmeler cereyan edece- gi haber verilmektedir. Siyasi ko- nularda ne gibi bir derinliğe inile- ceği bilinmemektedir. Ama bu saha- da, bu ilk görüşmede çok önemli bir ilerleme umulmamalıdır. Bu görüş- meler sonunda varılacak mutaba- kat, muhakkak ki bir prensip mu- tabakatı olacak ve daha sonra tek- nik seviyede temaslarla reâlize (o e- dilebilecektir. Görüşmelerin sonun- da uzun bir tebliğ yayınlanacağını türk hariciyecileri söylemektedirler. Romen - türk görüşmelerinin, Türkiye oBaşbakanının Süleyman Demirel adını taşımasına rağmen, o- lumsuz netice vermesi beklenemez. Bir kere, en âzından, iki komşu ül- kenin yöneticileri tanışmış olacak- lardır. Davet sahibi türk Hüküme- tinin Dışişleri Bakam İhsan Sabri Çağlayangilin akıllı ve becerikli kişi- liği -ki Çağlayangilin bu özelliğini, istedikleri yere tayin edilmeyen ha- riciyeciler bile teslim etmektedirler- bu konuda olumlu bir faktördür. Havaalanında derhal meslekdaşının koluna giren ve espriler patlatmaya başlayan Çağlayangil, bir sinema artistim andıran, umulmadık dere- cede yakışıklı ve çapkın görünüşlü Romen Dışişleri Bakam Manescu i- le ahbaplığı rahatça koyulaştıraca- ga benzemektedir. 30 Temmuz 1966