30 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

30 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DIŞMÜNASEBETLER önceki ay yaptığı bir konuşmada, bu eski defterleri günün birinde aç- maya niyetli olduklarını, hiçbir te- reddüde yer vermeyecek biçimde, ortaya koymuş bulunmaktadır. Baş- ka bir deyişle, aynı iç politika düze- nini benimsemiş olmanın dışında, Romanyanın öteki komünist devlet- lerle yolları hergün biraz daha çok ayrılmaktadır. Ancak, bu iç politika düzeninin önemi de gözden uzak tutulmamalı- dır. Romanya bir komünist devlet- tir ve komünist kalmak niyetinde- dir. Onun için, Batı ile ilişkilerini hesaplı ve ihtiyatlı yürütmektedir. Meselâ geçenlerde Romen Hükü- meti kendi memurlarına Batılılarla münasebetlerinde dikkatli olmala- sında kurmak istediği denge için ge- rekli desteği, Romanya, ancak Bal- kanlarda obulabilecektir. Nitekim romanyalı yöneticilerin uzun bir süredir şu veya bu biçimde bir Bal- kan Birliği kurmak istedikleri kim- senin meçhulü değildir. Romanya Başbakanı ile Türk Hükümeti ara- sında yapılacak görüşmelerde o bu konunun ele alınacağı o rahatlıkla söylenebilir. Ancak, bundan önceki Balkan kombinezonlarından aldığı derslerden sonra, Türkiyenin bu kadar ileri gitmek istemeyeceği or- tadadır. Buna karşılık, İnönü hü- kümetlerinin açtığı yeni dış politika çığırında ilerlemekten başka çare olmadığını gören Demirel Hüküme- tinin romenlerle daha ileride geniş- Romanyada kimya sanayii İşte işin rını ve pek ileri gitmemelerini ih- tar etmeyi lüzumlu görmüştür. Bu- nun sebebi, Batıyla ticaretle birlik- te Batının rejim konusundaki fikir- lerinin de romenler arasında taraf- tar bulması endişesidir. Romanya bu bakımdan da De Gaulle Fransasını hatırlatmaktadır. Fransa nasıl, Amerikaya karşı daha bağımsız davranırken batılı sistem- den uzaklaşmıyorsa, Romanya da Rusyaya karşı bağımsızlığını “daha fazla korumaya çalışırken rejiminin prensiplerini muhafaza etmektedir. Balkanlara bakan Romanya Romanyanın, Sovyetler Birliğiyle yola ayrıldıkça, gözü Balkanlar üzerine dönmektedir. Çünkü, Ma- caristan ve Sovyetler Birliği karşı- 24 içyüzü!. leyebilecek bir işbirliğinin ilk adım- larını atmayı deneyeceğini osöyle- mek de kehanet sayılmamalıdır. Bu adımların başında, iki ülke arasın- daki ticari ve ekonomik ilişkilerin çoğaltılması gelmektedir. itekim Türkiyeye gelen romen heyetinin kompozisyonu, bun ükreşin de büyük önem verdiğini açıkça orta- ya koymaktadır. Çağlayangil faktörü 17 kişilik romen heyetinde Dışişleri Bakanı ve Petrol Sanayii Baka- nından başka üç tane de Bakan yar- dımcısı bulunmaktadır. Bakan yar- dımcıları dış ticaret, kimya ve ma- den sanayii ile ilgilidirler. Romen heyeti ile Türk Hükümeti arasında- ki görüşmeler üç bölümde yürüye- AKİS cektir: ) Siyasi, 2) İktisadi, 3) Petrolle ilgili meseleler. Siyasi görüşmeler, eğer türk ha- riciyesinin teklifini romenler ka- bul ederlerse, Başbakanlıkta; iktisa- di görüşmeler Dışişleri Bakanlığın- da; petrolle ilgili görüşmeler ise E- nerji Bakanlığında yapılacaktır. E- nerji Bakanlığındaki (o görüşmelere hariciyeciler katılmıyacaklardır. Bu alanda romenlerin tekliflerde o bu- lunmaları beklenmektedir. Roman- yada, 7000 metreye kadar inen ba- şarılı derin sondajlar yapıldığı, son zamanlarda da romenlerin elinde külliyetli miktarda petrolün birikti- gi haber verilmektedir. Romenler Türkiyeye ucuz petrol, petrol sa- nayii malzemesi satmayı, rafineri ve petro-kimya sanayii kurmayı teklif edebilirler. Türk petrolcülerinin ise en büyük ihtiyaçları, malzeme ve teknik yardımdır. İktisadi görüşme- ler, karşılıklı ticaret hacminin geliş- mesi ve turizm alanında bir ikili an- laşmaya dayanan işbirliği hedefleri üzerinde gelişecektir. Bu arada kül- türel- ve bilimsel mübadele konula- rında da görüşmeler cereyan edece- gi haber verilmektedir. Siyasi ko- nularda ne gibi bir derinliğe inile- ceği bilinmemektedir. Ama bu saha- da, bu ilk görüşmede çok önemli bir ilerleme umulmamalıdır. Bu görüş- meler sonunda varılacak mutaba- kat, muhakkak ki bir prensip mu- tabakatı olacak ve daha sonra tek- nik seviyede temaslarla reâlize (o e- dilebilecektir. Görüşmelerin sonun- da uzun bir tebliğ yayınlanacağını türk hariciyecileri söylemektedirler. Romen - türk görüşmelerinin, Türkiye oBaşbakanının Süleyman Demirel adını taşımasına rağmen, o- lumsuz netice vermesi beklenemez. Bir kere, en âzından, iki komşu ül- kenin yöneticileri tanışmış olacak- lardır. Davet sahibi türk Hüküme- tinin Dışişleri Bakam İhsan Sabri Çağlayangilin akıllı ve becerikli kişi- liği -ki Çağlayangilin bu özelliğini, istedikleri yere tayin edilmeyen ha- riciyeciler bile teslim etmektedirler- bu konuda olumlu bir faktördür. Havaalanında derhal meslekdaşının koluna giren ve espriler patlatmaya başlayan Çağlayangil, bir sinema artistim andıran, umulmadık dere- cede yakışıklı ve çapkın görünüşlü Romen Dışişleri Bakam Manescu i- le ahbaplığı rahatça koyulaştıraca- ga benzemektedir. 30 Temmuz 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: