AKİS başlamıştır. Bunların en önemlisi, Gravita'daki demiryolları işçilerinin grevi sırasında çıkan o karışıklıklar yüzünden tutuklanan Dej'in davası- dır. Fakat Maurer'in savunması Dej'i kurtarmaya yetmemiş ve ko- münist lider, oniki yıl ağır hapse mahküm olmuştur. Bu dâvaya ka- dar liberal eğilimli bir insan olarak tanınan Maurer, bundan sonra ihti- lâlci akıma katılmış ve 1936 yılında Komünist Partisine üye olmuştur. Savaş patlak verdiği zaman Dej hapishanede, Maurer de bir tecrit kampında bulunuyordu. 1940 yılın- da bir deprem olmuş ve Dej'in bu- lunduğu hapishane yıkılmıştır. Nazi- ler Deji bunun üzerine bir tecrit kampına nakletmişlerdir. Romen Komünist Partisinin eski birinci sekreteri, 1944 o Ağustosuna kadar burada kalmış ve mukavemet ha- reketini hücresinden Oo yönetmiştir. Resmi çevrelere göre, Romanyanın eski kuvvetli adamı, atıldığı tecrit kampından, S.S. kıyafetine girmiş bir cesur çeteci tarafından kurtarıl- mıştır. Bu cesur çeteci, atıldığı tec- rit kampından savaşla birlikte kaç- masını beceren ve komünist koman- dolara katılan Maurer'den başkası değildir. Böylece Maurer, mahkeme salonlarında kurtaramadığı Dej'i er meydanında kurtarmıştır. Savaş içerisinde silâhını cüppe- sinden daha iyi kullanan Maurer, Romanyanın kurtuluşundan sonra romen devlet mekanizması içinde çok önemli görevler almış ve ülke- nin bugünkü düzeninin kurulmasın- da büyük emekleri geçmiştir. Önce çeşitli Bakan o yardımcılıkları yap- tıktan sonra, 1957-58 yıllarında Dış- işleri Bakam olmuş, 1961 yılında Ro- manya Milli Meclisi (o Prezidyumu- nun Başkanı seçilmiş, bundan biraz sonra da Başbakanlığa m Maurer, Dej'in 1964 yılın ölü- münden sonra da aynı görevini ko- rumuş ve böylece, Dej'in yakın ar- kadaşı olmaktan başka yeterlikleri bulunduğunu da göstermiştir. Uyduluktan bağımsızlığa Maurer'in Romanya Başbakanı ol- duğu sırada Romanya çeşitli meselelerle (o karşıkarşıya (o bulunu- yordu. Bunun en başında, hiç şüp- hesiz, COMECON'un Romanyaya dikte etmek istediği ekonomi poli- tikası gelmektedir. Gerçekten de, Sovyetler Birliği, daha çok bir ta- rım ülkesi olduğunu ileri sererek, komünist devletler arasında yapıla- 30 Temmuz 1966 Bakanı Manescu Dışişleri Pırıl pırıl bir avrupalı çak ortak ekonomik plânlamada Ro- manyanın endüstrileşmesine hiç yer ayırmamak niyetinde görün- müştür. Öteyandan Romanya, diğer komünist devletlerin kendisine sat- tıkları endüstri mallarından da hiç memnun değildi. Bunun içindir ki, Maurer yönetimindeki Romanya bir yandan COMECON içinde Sovyetler Birliğine karşı isyan bayrağı açar- ken, öteyandan da Batı Avrupa ile ticaret ilişkilerini hergün, biraz da- ha geliştirmiştir. ÇOMECON'un 1963 Temmuzunda yaptığı toplantıda Sovyetler, Romanyanın Galatz'da ikinci bir demir - çelik endüstrisi merkezi kurmasına izin vermek Zo- runda kaldıkları gibi, Çekoslovakya, Polonya ve Doğu Almanya da hem Romanyadan aldıkları siparişler ko- nusunda daha dikkatli olmak, hem de bu ülkenin, dış ticaretini yavaş yavaş Batı Avrupa ülkelerine kay- dırmasına göz yummaktan o başka çare görememişlerdir. Bunun en kü- çük örneği, Romanyanın 1965 yılın- da Çekoslovakya ile yaptığı alışve- rişte bir önceki yıla göre 10 milyon dolarlık bir düşme varken, aynı yıl Batı Almanya ile yaptığı ticarette 36 milyon dolarlık bir artış görül- mesidir. Maurer yönetimindeki Romanya- nın komünist blok içinde izlediği bağımsız ekonomik politika, çok geçmeden, bu ülkenin siyasal iliş- kilerini de etkilemeye başlamıştır. DIŞ MÜNASEBETLER Bir defa, bağımsız bir ekonomik po- litika izleyebilmek için, Moskova- nın Bükreş üzerindeki her türlü et- kisini kırmak gerekiyordu. Komü- nist Çin ile Sovyetler Birliği arasın- daki geçimsizlik Romanyaya bu- nun için arayıp da bulamadığı fır- satı vermiştir. i devlet olarak belir- mesinden sonra, Pekine yaklaşma tehdidinin Moskovayı kendi üzerle- rine her türlü baskı yapmaktan a- lakoyacak çok kuvvetli bir koz oldu- gunu hemen anlamışlardır. Bunun içindir ki Moskovanın dünya komü- nist partilerine Pekinin tutumunu takbih ettirtmek için giriştiği kam- panyaya karşı daha ilk günden iti- baren durum almışlar, geçen yıl ya- pılan Moskova toplantısında da bu yolda bir karar alınmasını önlemiş- lerdir. Ancak, Romanya Pekin ile Moskova arasındaki çekişmede Ko- münist Çinin tarafını tutmaktan da dikkatle kaçınmıştır. o 1963 yılında Komünist Çinin Avrupadaki uydusu olan Arnavutluk ile diplomatik mü- nasebetlerini (oMoskovanın endişeli bakışları altında yeniden kurmuş olmakla beraber, Çin Başbakanı Çu En-lai'nin geçen ay yaptığı Bükreş yolculuğu sırasında Pekinin ihtilâl- ci dünya politikası görüşlerine ka- tılmamış ve Pekin Moskova çekiş- mesi karşısındaki tarafsızlığını boz- maya da hiç yanaşmamıştır. İki ayrı yolun yolcuları Romanyanın Doğu bloku içindeki bağımsız tutumu burada bitme- mektedir. Romanyalı yöneticiler, bir- kaç aydır, COMECON'dan sonra Varşova Paktına karşı da bir yay- lım ateşi açmış bulunmaktadırlar. Bunun gerçek sebebi, Varşova Pak- tnın Romanyaya bir fayda sağla- mak şöyle dursun, ağır yükler yük- lemekten başka bir işe yaramaması- dır. Romanya, ülkesindeki komü- nist rejim sağlamca yerleştikten sonra kendisine Batıdan ciddi bir tehlike gelmiyeceğini (oanlamış ve Varşova Paktının giderlerine neden hâlâ katılmak zorunda olduğunu düşünmeye o başlamıştır. Kaldı ki, Romanyanın Batı ile hiçbir toprak alış verişi yoktur. Tam tersine, Varşova Paktı içindeki müttefikleri olan Macaristan ve Sovyetler Birli- &iyle, Transilvanya ve Besarabya ü- zerinde toprak anlaşmazlıkları var- dır. Romen Komünist Partisi bi- rinci sekreteri Nicalai (oCeausescu, 23