6 Ağustos 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

6 Ağustos 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ğe çalıştığı İzzet Birand ile beraber dolmuşla Meclise gelirken, halen CHP milletvekili olan eski bir MBK cıya rastlamış ve sıkmak için elini uzatmıştı. Fakat muhatabı, Açarın elini sıkmayı reddetmiş ve şöyle de- mişti: " — Siyasi fahişelerin elini sık- mam!" Olay, Birandı etkilemişti. A- ma, Emin Açar bunu o kadar rahat bir tavırla anlatıyordu ki.. Bütün bunlar, koridorlarda her- kesin gözü önünde, bir komedi ha- vası içinde cereyan ediyordu. Kori- dorlar ayrıca, transferler dışındaki faaliyetlerle de renkleniyordu. Nur- cuların "Bekir Berk Mübarek" diye adlandırdıkları nurcu avukat da ay- nı anlarda Meclis koridorlarında AP'li milletvekilleriyle fiskos ediyor ve 163/1'in de affa sokulmasını is- tiyordu. Bir haftadır Meclise postu sermiş olan ve bu süre içinde bazı AP'li milletvekilleriyle birlikte Mec- lis mescidim biç boş o bırakmıyan Bekir Berk Mübarek, koridorların tek renkli misafiri değildi. Mende- resin avukatı Orhan Cemal Fersoy da, yanında "Mahdum Menderes" olduğu halde, Bakanlarla kolkola dolaşıyor ve "Eyüpsultana defnedi- lecek mübarek kemikler"den söz e- diyordu. İştah kaçıran haberler Meclisin kabul ettiği metni, "vir- gülünü bile değiştirmeden", bir günde kanunlaştırmak için yürütü- len bu faaliyet devam ederken, bir haber AP'lilerin neşesini biraz ka- çırdı. Demirelin Anadolu (Ajansına verdiği kabadayıca demeci öğrenen Milli Birlik Grupundan bir senatör, şu cevabi demeci vermişti: "Başba- kan ve takımı, 27 Mayısa karşı mey- dan muharebesi açmış bulunuyor. Muharebeyi kabul ediyoruz. Sonu- cu, yaşayanlar görecektir!" Bu arada, Dışişleri Bakanı Çağ- layangil başka bir haberi Başbaka- na iletti. Haberin kaynağı, Madahoğ- lu ile bazı kontenjan senatörleri idi. Bu habere göre, AP'lilerin, "21 Ma- yısçıların affına Tural gibi o da şid- detle karşı" diye bahsettikleri Cum- hurbaşkanı Cevdet Sunay, Pazarte- -i sabahı, yakınlarına, 21 Mayısçıla- AKİS rın affına karşı olmadığını söylemiş ve af malüm şekliyle kanunlaşırsa, veto mekanizmasının işleyebileceği- ni ima etmişti. Mahküm Harbiyeli- lerin açlık grevlerine hiç kulak as- mayan, affa karşı beliren ve sokağa inen tepkileri görmezlikten gelen, Meclisin önüne kadar yürüyüp, si- yah çelenk bırakan gençleri tevkif ettiren İktidar, bu defaki haber kar- şısında hiç de kayıtsız (kalamadı. Öğleye doğru Meclise gelen Demire- lin çehresi son derecede sıkıntılı bir manzara arzediyordu. o Derhal Başbakanlık odasına giden Demirel hemen AP Senato Grup Başkanı Fethi Tevetoğlu ile ikisi de senatör olan İmar-İskân ve Dışişleri Bakan- larını çağırttı. Bu ekip, Demirelle, yarım saat süren bir toplantı yaptı. Odadan Demirelle birlikte çıktılar. Başbakan, gazetecilerin sorularına cevap vermedi AP'liler hâlâ çoğunluk peşindey- diler ve Çankayadan gelen haberi duymamışlardı! Senatör Orhan Ak- ça durmadan İzmire telefon ediyor, İzmirden gelen uçaklara telsiz ha- berleri gönderiyor ve senatör Ney- Nasıl çamur atıyorlar! Adviye Fenik Kapak Çarşıya pek yalan bir gazetede çalışırmış. Arada sırada gider, orada dolaşırmış. Sandal Bedestenine de uğrarmış. Geçenlerde gene uğramış. Bakmış, bir kaç tane büyük, gümüş resim çerçevesi satılıyor. Bir tanesini eline almış. Aaa!. Altında bir marka: "C.B." Adviye Fenik markayı hemen tanımış. Meğer bu "C.B." Celâl Bayarın markası değil miymiş? Adviye Fenik markalı eski Cumhurbaşkanının yakınlarından olduğu için pek heyecanlanmış. "C.B." markalı çerçeveye de öte- kiler gibi 300 lira fiyat konduğunu görünce satış gü- nü Sandal Bedestenine koşmuş, artırmaya katılmış. Artırma 240 liradan açılmış. Adviye Fenik 245 lira ver- miş. Çerçeve onun üzerinde kalmış. Kapmış, evine götürmüş. Salonunun en mutena köşesine "resimli olarak" koymuş. Adviye Fenik bu hususu bilhassa belirtiyor, her halde kendi çerçevesi Suzan Sözenin "boş kalan çer- çeve"siyle karışmasın diye.. Buraya kadar mükemmel,değil mi? Şimdi, Advi- ye Feniğin işi nereye bağladığına bakın. Efendim, bu çerçeve mezada Celâl Bayarın evin- den çıkarılmamış. O halde, nereden gelmiş? Nereden gelecek.. 27 Mayısta ihtilâl oldu ya.. İhtilâlciler Çan- kaya Köşküne girdiler ya.. Demek ki bunların biri 10 çerçeveyi Köşkten yürütmüş, şimdi de -aradan altı yıl geçtikten sonra!- götürüp mezada vermiş. İşte, 27 Mayıs İhtilâlcisi budur. Bir takım yağmacılar devleti ele geçirmekle kalmamışlar, Milli İradeyle Çankaya- ya gelen markalı Cumhurbaşkanını Çankayadan tank- la götürmekle yetinmemişler, bir de, Köşkün gümüş- lerini aşırmışlar! Bu çeşit propagandalar, dar zamanlarda kapı ka- pı dolaşılarak fısıltı halinde, geniş zamanlarda açık- tan çok yapılmamış olsaydı o insanın içinden Adviye Feniğin suratına tükürmek gelebilirdi ama, o kadar tükürük nerede? Adviye Fenik bilmez mi ki bu çerçeve mezada, Ce- lâl Bayar içine kendi resmini koyup bir de imza ba- sarak kime verdiyse onun tarafından gönderilmiştir? Bu adam kimse, ya şimdi bir ihtiyaç hissetmiştir, ya da, doğrusu "C.B."nin hatırasının pek öyle "tarihi ha- tıra" sayılmayacağını düşünmüştür ve çerçeveyi San- dal Bedesteninde okutmayı, parasını da bir güzel ye- meği tercih etmiştir. Üstelik Adviye Fenik, satış kâ- gıdının üzerinde sahip olarak hangi ismin, bulundu- gunu gördüğünü yazısında itiraf ediyor. Ama bu, "hiç bilmediği bir isim" imiş. rkalı oCumhurbaşkanı kime çerçeveli resim vereceğini Adviye Feniğe mi danışırmış, n 6 Ağustos 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: