6 Ağustos 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

6 Ağustos 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS riye bir baktı, a sırada tek ba- şına oturan işçiy "—Sen oradan kalk! Hanımlar oturacak" diye seslendi. Üstü başı oldukça perişan olan işçi, kendisine gösterilen, sonradan uydurulmuş yere şöyle bir göz attı ve direnecek oldu : "—Biz de para verdik..' Arka sırada oturan arkadaşları da hep birağızdan aynı sözü tekrar- ladılar : " — Biz de para verdik.." Ama şoför, yüzdeyüz kararlıydı. Temiz giyinmiş yolcular da şoför- den yana çıktılar: Ne demek olu- yordu ? Aile oturacaktı. Aileye hiç mi saygı kalmamıştı ? İşçi baskıya dayanamadı, yerini değiştirdi. Bitkin bir hali vardı. Fın- dıktan geliyordu. Nerde olsa uyuya- kalacaktı. Minibüs Samsundan Or- duya gidiyordu. Kıyı boyunca uza- nan yol, kıyıya kadar inen yemyeşil dağlar, çamlıklar, dağları süsleyen tertemiz evler, koylar, ağaçlar, gü- neş, herşey fevkalâde idi. Sonra halkın yüzü de gülüyordu. Fındık zamanıydı. Kadınlar, kızlar ve er- kekler yollara dökülmüşlerdi. Kimi- si çalışıyor, kimisi çalıştırıyordu. Yevmiye, 10 liraydı. Genç bir kadın : "—Biraz para toplarız bu ay diye konuştu. " İyi bir işçi olduğu halinden bel- liydi. Fındık toplarken tozdan, di- kenden, yamaçlara tırmanmaktan hiç sakınmadığını söylüyordu. Onun için, işsiz de kalmazdı. Bir bahçede kırk kişi çalışıyorlardı. Ne yazık ki iş mevsimi bir-birbuçuk ay sü- rüyordu. Ondan sonra erkeği, mec- buren gene dışarıya, iş aramağa gi- decekti Minibüs, bu sırada bir yamacı tırmanıyordu. Birden durdu. Ben- zini bitmişti. Şoför, dermeçatma yerde yayan işçiye döndü : , bana biraz yardım İşçi uykusundan sıçradı ve bu defa taşı gediğine koydu : "—Yahu, 10 lira verdim arabana bindim Şimdi sen bana 7,5 lira Ver, arabam iteyim. Benim gündeliğim zaten 10 lira..' 6 Ağustos 1966 Karadenizli bir genç kız Hünerli ve çileli Cennet ve cehennem Samsundan Orduya, Ordudan Ri- zeye, sonra tekrar Samsundan Sinoba, Amasraya.. Karadeniz kıyı- ları gerçekten bir cennet. Tabii gü- zellikleri yanında tarihi eserleriyle, çalışkan, uyanık insanıyla Karade- niz, doğrusu görülmeğe değer. Tu- rizmi geliştirmek için ayrılan kre- diler de semeresini vermiş. Lükse kaçmıyan, temiz ve konforlu turist- tik oteller hem ucuz, hem de adım başına mevcut. Plajları, köyü, hapishane ve kalesiyle meşhur Sinopta 100 yataklı Toleyis Ote- li gerçekten hem çok şık, hem de çok ucuz. Fakat Karadenizin asıl özelliğini yapan şey, bir il kadar ge- SOSYAL HAYAT lişmiş ilçeleridir. Şimdi, hemen he- men bütün bu ilçelerde mütevazi. fakat temiz, çok ucuz oteller mev- cuttur. Bu kıyıların bir başka özel- liği, çok ucuz taşıt araçlarının il ve ilçeleri birbirine daha da yaklaştır- masıdır. Samsundan doğuya doğru yol, asfalt ve stabilize olarak ga- yet güzel. Samsunun batısında ka- lan kıyı yolu ise henüz yapılmak- ta. Karadenizde insan, dağ manza- rasıyla deniz manzarasının en güzel- lerini birarada, yanyana o bulabil- mektedir. Deniz zaman zaman dal- galı olduğu halde, pek çok koy var. Dünyanın en zevkli gezilerinden biri- nin, Karadenizi arabayla kıyı yolun- dan izlemek olduğu söylenebilir. A- ma bu güzel tabiat, yerli halk için bir hayli çetin. Değil yalnız yamaç- larda çalışmak, tarım yapmak, fin- dik toplamak, yamaçlardaki evlere gidip gelmek, buralarda hayatı de- vam ettirmek bile kolay iş değil. Karadenizde, karayolu bulunmayan, yalnız denizden işleyen, fırtınada dünya ile ilgisini kaybeden balıkçı köyleri var. unlar, dalgalarla savaşarak yaşarlar. Biraz iç tarafla- ra dalacak olan turist, sırtında be- beği, bir yamaçtaki tarlasında, düş- memek için kendisini belindeki ip- le yerdeki kazığa bağlıyarak çapa sallayan, Karadenizin çalışkan kadı- nına veya sellerin yıkıp götürdüğü evinin tahtalarını toplamağa çalışan çilekeş Karadeniz erkeğine rastlıya- caktır. Nitekim, geçtiğimiz o hafta içinde böyle bir sel felâketi olmuş, otobüsler ve minibüsler, turistle- ri kıyı yolundan plajlara taşırken, Terme köylerinden yirmibeş (köy felâkete uğramış, insanlar, hayvan- lar ölmüş, evler yok olmuş, mısır, çeltik, fındık, sebze arazileri batak- lık halini almıştır. Ama, 14 saat de- vamlı şekilde, bardaktan boşanırca- sına yağan yağmur durunca, dağ- lar tarif edilemiyecek bir canlılığa, yeşilliğe, güzelliğe bürünmüştür. Tu- ristler, Terme civarından geçerler- ken sadece, asfalta çıkan bir su ta- bakası ile, garajında boğazına ka- dar suya gömülmüş bir jeep, bir de aynı durumda birkaç ev gördüler. Sel alacağını almış götürmüş, karadenizli için hayat yemden baş- lamıştı. 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: