6 Ağustos 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

6 Ağustos 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Sanki Menderes Konuşuyor.. Başbakan Demirel, İktidarının üzerinden henüz on ay bile geçmemiş olduğu halde, memleketin çok kuvvetini A.P.'nin karşısına almıştır. Başbakan De- mirelhataya her gün devam ettiği için her gün bir yeni kuvvet A.P.'nin karşısındaki cepheye katılmak- tadır. Dün gençler, aydınlar, bugün memurlar, yarın daha başkaları.. A.P.'nin buna dayanıp dayanamaya- cağını zaman gösterecektir. Her halde bilinen, D.P.'- nin dayanamamış olduğu ve D.P.'nin Menderes tara- fından temsil edilen "Millet biziz" o felsefesinin bu partiyi ve liderini kurtaramamış bulunduğudur. Bu tecrübe henüz hafızalarda pek tazeyken Başbakan De- mirel şimdi tıpkı, o devrin Başbakanı Menderes gibi konuşmaktadır. Demirlin "İktidarın dediği olacak- tır" sloganını temel yapan son demeci bunun taze bir örneğidir. Süleyman Demirlin basit , mantığına bakılırsa, madem ki A.P. seçimlerde yüzde 57 oranında oy dev- şirmiştir, o halde bu memlekette A.P. ne isterse o ola- caktır. Hattâ A.P.'nin karşısındakilerin A.P.'ye diren- me, AP.'nin istediği, fakat kendilerinin istemediği ta- sarrufları engelleme hakları bile yotur. Böyle bir te- şebbüs vatana ihanettir, millete ihanettir, demokrasi- ye ihanettir. Süleyman Demirelve partisi, bu yolun yolcularının hakkından gelecektir. Bugünkü Başba- kan hiddetle çıkışını yapıyor: "İyiyi kötüyü, yanlışı doğruyu tâyin edecek, kendilerini akıllı zanneden bir avuç İnsan değildir." Bu söz, bir başka ve talihsiz Başbakanın kendi Grupu mensuplarına "Bir avuç ka- ra cüppeli mi daha iyi bilecek, yoksa siz mi?" sorusu- nu nasıl da hatırlatıyor.. O Başbakan sözünü "Tabii siz!" diye bağlamıştı. Bu Başbakan "Büyük türk mil- letidir" diye bağlıyor. Sonra da ilâve ediyor: "İktidar ile Muhalefetin anlaşamayacağı pek çok mesele olacaktır ve İktida- rın dediği olacaktır." Halbuki, İktidarın her dediği maalesef olmayacaktır. Zira oTürkiye Cumhuriyeti, kuvvetlinin zayıfı ezmesini mubah gören cengel kanu- nuyla değil, bir Anayasayla idare edilmektedir ve De- mirel bağırsa da, çağırsa da, tepinse de, yırtınsa da A- nayasa değiştirilmedikçe ne Anayasanın kurduğu mü- esseseler ortadan kaldırılabilecektir, ne de Anayasa- nın sağladığı hakların kullanılmasına mâni olunabi- lecektir. Tabii Senatörler kalacaklardır. Kontenjan Senatörleri kalacaklardır ve bunlar Bay Demirelin arzuladığı yönde değil, kendilerince doğru bildikleri yönde hareket edeceklerdir. Muhalefete gelince, par- 6 Ağustos 1966 Metin TOKER lâmento taktiği olarak elinden ne geliyorsa onu yap- makta hep serbest olacaktır ve Bay Demirel Muhale- feti idare etmeyecektir. Yarın Cumhurbaşkanı Sunay bir kanunu veto ederse Başbakan belki, bugün Tabii Senatörlere ve Kontenjan Senatörlerine çevirdiği ok- ları Cumhurbaşkanına da yöneltmeye o kalkışacaktır ama, bu da Cumhurbaşkanına Anayasayla tanınan Ve- to Hakkını değiştirmeyecektir. Bugün Türkiyede görülen manzaranın 1958-60 Türkiyesinin manzarasına şaşırtıcı bir tarzda benze- diğini farketmemenin imkânı yoktur. Bir yanda "İk- tidarın dediği olacaktır" diye haykıran, felsefesi "Biz sandıktan çıktık" olan, üstelik tecrübesi de bulunma- yan bir Başbakan ve ona tempo tutan, sayı çoklukla- rına güvenen, parmak kaldırmakla her şeyi yapabile- ceklerini sanan iktidar milletvekilleri. Diğer tarafta, bu gidiş karşısında uyarma görevlerini sonuna kadar yapmaya kararlı ve bunu serinkanlılıkla, fakat tok sesle yapan müstakil kalemler, müstakil kuvvetler. A- radaki fark, 1966 Türkiyesinde yeni bir Anayasa dü- zeninin mevcut bulunmasıdır. Belki de Demirdin "İ- kinci Cumhuriyet" terimine hiddeti buradan gelmek- tedir ve bu düzenin kendisini, kudretini bağlamış ol- masından şikâyetçidir. Türkiye (Cumhuriyeti elbette tektir ve Atatürkün kurduğu Cumhuriyettir ama, A- nayasa çifttir ve bugünkü Anayasa, Atatürkün yaptığı Anayasa değildir. Her halde Süleyman Demirel kendi Atatürkçülüğünü "Biz kim oluyoruz? Atatürkün yap- tığı Anayasaya dönmeliyiz" diyecek kadar ileri gö- türmeyecektir. Süleyman Demirdin unuttuğu gerçek, "İktidarın dediği olacaktır" felsefesine sahip bir iktidarın mu- halefetten şikâyet etmek hakkına sahip bulunmadığı- dır. İktidar "Dediğim dedik" diye tutturacak, Muha- lefet sadece "lebbeyk" ile mukabele edecek.. Bunu Menderes de pek arzulamıştı, o da her Allahın günü Muhalefete yıldırımlar yağdırmıştı, her kusurun se- bebi diye Muhalefeti göstermişti, onu tehdit etmişti ama ektiği yağmurun getirdiği fırtına Muhalefeti de- ğil, kendisini ve iktidarını silip süpürmüştür. "Bu se- ferki fırtına hepimizi silip süpürür" tesellisi İktidarın sözcülerinin pek ağızındadır. Felâketin müşterek ol- masının neyi değiştireceği suali bir yana, bunun boş teselli olması, doğrusu ya daha muhtemeldir. Zira fırtınalar, daha ziyade köksüz ağaçlan önlerine takıp sürür. Köklü çınarları değil.

Bu sayıdan diğer sayfalar: