12 Kasım 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

12 Kasım 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Dışişleri (o Bakanlığı oyürütmüştür. İşlerin o devirde nasıl "yürüdüğü" hatırlardadır. Laubali temaslar, pa- halı yardım isteme seyahatleri, ya- bancıların yardım karşılığı elde et- tikleri imtiyazlar, bu şartlar içinde bir kaç milyonluk kredi sağlanınca İktidar taraftarı basının kopardığı propaganda gümbürtüleri... Bu ara- da halk arasında yayılan söylentiler, kimlerin yardımlardan ne kadar yüzde aldıktan, bir kodamanın A- merik'a seyahatinde "para" anlamın- da yaptığı parmak işaretine Ameri- kalı muhatabının hangi el işaretiyle cevap verdiği, bir milletin yalnız menfaatlerinin değil, o haysiyetinin de nasıl zedelendiğinin belirtileri- dir. 1960 yazında 13 Sayılı Kanunun kabulü ve "dış iktisadi münasebet- lerin Maliye Bakanlığınca yürütül- mesi" esasının konulması bu sebep- lere bağlıdır. . Bu kanunu hazırla- yanlar gerekçelerinde Dışişleri Ba- kanlığının vardım alırken siyasi tâ- viz verebileceğini (o özellikle belirt- mişlerdi. Dış iktisadi münasebetleri 1960- 66 yılları arasında Maliye Bakanlı- $ı yürütmüştür ve işler pekâlâ yo- lunda girmiştir. -Konsorsiyom ku- rulmuş, Türkiyeye vapılan yardım- lar müesseseleşmiştir. İşin siyasi yanıyla ilgilenmeyen Maliye Bakan- lığı uzmanları, gidiyorlar, rakam- ları ortaya döküp, Türkiyenin duru- munu ve ihtiyacını ortaya koyuyor- lar, işi teknik ve ciddi plânda pişi- rip kotarıyor, halledip geliyorlardı. Ne reklâmları yapılıyor, ne gürültü koparılıyor, fakat sağlanan kredi- ler hem iyi şartlarda, hem de önem- li miktarlarda oluyordu. Üstelik bu uzmanlar, 13. Sayılı Kanunun verdi- ği imkânla, yabancılardan gelebile- cek siyasi tâviz taleplerine karşı da şerbetliydiler.. 1960-65 arası bu iş- leri yürütenlerden o bir yetkili bu "şerbet'in ne olduğunu şöyle anlat- tı: "— Selâhiyetin Maliyenin elinde bulunması işimize geliyordu. Yar- dım mukabili ileri sürülen siyasi tâ- viz ve imtiyaz taleplerine karşı, si- yasi yetkimiz olmadığını ileri süre- biliyorduk.." Devir değişiyor Bu uygulama hariciyecilerin pek hoşuna gitmemiştir. Onlar, yet- kilerinin haksız yere daraltıldığı 10 İhsan Gürsan Prestij meselesi düşüncesine kapılmışlar, durumu eskiye döndürmek için el altından çabalar göstermişlerdir. Hattâ Mec- lise, Cevat Açıkalın, Coşkun Kırca gibi eski hariciyeciler o tarafından, 1960 öncesindeki statünün iadesi i- cin bir Kanun Teklifi dahi verilmiş- tir. Bu konudaki ilk ciddi sürtüşme- ler Demirelin iktidara gelişiyle baş- lamıştır. Demirelin Başbakan Yar- dımcısı olarak bulunduğu ilk Hükü- metin Dışişleri Bakanı ile Ticaret Bakanı bir komisyonda bu konuda "karşı karşıya" gelmişlerdir. leri Bakanı statünün değişmesini istemiş, gerekçe olarak "temsil vah- deti" zorunluğunu ileri sürmüştür. Ticaret Bakanı ise -Macit Zeren şu karşılığı vermiştir: "— Ben şahsen bu gerekçeye iş- tirak etmiyorum. Dış iktisadi mü- nasebetlerin yürütülmesi osorumlu- luğunun tekrar Dışişleri Bakanlığı- na verilmesi istenirken temsilde vahdet prensibi ileri sürülmektedir. Burada temsil müessesesi yanlış ve tek taraflı anlaşılmaktadır. Temsil- de bir temsil eden, bir temsil edi- len vardır. Vahdeti hangisinde ara- yacağız? Bir kere şunu tesbit etmek gerek: Temsil edilen tektir ve Tür- kiye Cumhuriyetidir. Temsil eden çok olabilir. Eğer bu konuda muta- AKİS assıp olunursa ihtisası tamamen bir tarafa bırakıp askeri ataşeleri dahi kaldırmamız ve bütün selâhiystleri Dışişleri Bakanlığına vermemiz ge- rekir. Hattâ bu bile vahdeti sağla- maz. Çünkü Anayasa Cumhurbaşka- nını Devleti temsile yetkili kılmış- tır. O zaman temsil eden de vahdeti sağlıyacağız diye Dışişleri Bakanlı- ğını da kaldırıp bu selâhiyeti sade- ce Cumhurbaşkanına vermemiz ge- rekir.. Bu görüş hatalıdır.." Bakanlar arasında bu tartışma devam ederken memurlar arasında- ki sürtüşme de artmıştır. İktisadi konularda seyahate çıkacak heyet- lere seçilecek başkanın, hangi ba- kanlığa mensup olacağı sık sık an- laşmazlık konusu oOolmuştur. Was- hington, Paris gibi önemli merkez- lerde Maliye Misyonu Başkam ola- rak vazife gören Maliye Bakanlığı uzmanlarına elçi payesi verilmeme- si için Dışişleri Bakanlığı diretmiş- tir. Oysa diğer ülkelerin mali mis- yon başkanlarına çok zaman elçi payesi verilmektedir. Füli durum yaratılıyor 1965 seçimlerinden sonra yarım İk- tidar sona erip "tam iktidar" ele geçince, 13 Sayılı Kanunun yarattığı statüye fiili tecavüz başlamıştır. Bu- nun ilk ve gürültülü örneği 1965 yılı sonunda, Amerikada Çağlayangil ta- rafından Maliye Bakanlığının habe- ri dışında yapılan yardım talebidir. Bu daha ziyade zemin yoklama ola- rak kalmıştır. AKİS 8 Ocak 1966 ta- rihli sayısında bu görüşmeyi şöyle haber vermişti: "....Cumhuriyet Hükümetinin Dış- işleri Bakanı, nihayet bir yabancı devletin Dışişleri Bakanı olan Rusk'- a AP'nin seçimlerde sol ile mücade- le edip onun elinden iktidarı aldı- ğını, AP İktidarının solculukla dai- mi surette uğraşıp ona Türkiyede imkân vermeyeceğini Oo söyledikten sonra Amerikanın bu iktidara yar- dım etmesini istemiştir. Cumhuri- yet Hükümetinin Dışişleri Bakanı Amerika Dışişleri Bakanına, buna karşılık AP İktidarının amerikan dostluğu konusundaki oteminatını sunmuştur. Çağlayangil görüşme- nin bu kısmında Türkiyenin sola kaydırılması tehlikesini AP'nin ön- leliğini iftiharla anlatmıştır. Amerika Dışişleri Bakanının yar- dım talebine verdiği cevap, soğuk bir Teşekkür ederim' olmuştur. 12 Kasım 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: