12 Kasım 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

12 Kasım 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lerdir. Böylece, iktidar benim olacaktır" diyor- du. Alpaslan Türkeş ise, gövdesini bu eski De- mokratların teşkil edeceği, başında ise, taraf- tarlarıyla kendisinin bulunacağı bir yeni parti tasarlıyor ve seçimleri, o partinin kuruluşuna kadar geciktirmenin yolunu arıyordu. D.P.'nin kapatılmasını isteyen C.H.P. takı- mı, tabii, ihtilâlcilere bunu "İsmet Paşanın da arzusu" olarak iletmekten geri kalmıyordu. İhtilâlciler, bir takım kompleksleri bırakıp İs- met Paşayla doğrudan doğruya teması daha baştan kursalardı -sonradan kuracaklardır- çok yanlış anlama ortadan kalkacak, C.H.P. Genel Başkanının neyi isteyip neyi istemediği ihtilâlcilerce doğru olarak bilinecekti. D.P.'- nin başına Dameoklesin kılıcının ne kadar erken asıldığını şuradan anlayınız ki ben, "D.P. Kal- malıdır" başlığını taşıyan yazımı Akisin 5 Ha- ziran 1960 tarihini taşıyan sayısında yayınla- dım. Demek ki, bunun yazılma tarihi 3 Haziran 1960'dır. Yani, İhtilâlden hemen bir hafta son- ra.. Bu yazıda benim dediğim şuydu: "Şimdi vaziyet şudur: OD.P.'nin bir milli parti olarak kalmasında zaruret vardır. Bu partinin mesuliyet yüklenmemiş, tesirli rolü ol- mamış mensupları arasında nöbeti devralacak- ları bulmak imkânsız değildir. Elbette ki D.P.'- nin Meclis Grupu sıralarında oturanlar böyle bir haktan kendilerini mahrum etmşilerdir ve kendilerine Yaylacılar adını yakıştıranlar bel- ki müfritlerden bile günahkârdırlar. Ancak .P.'nin siyasi parti olarak yaşama hakkını kaybetmiş bulunduğunu söylemek haksızlıktır. Yeni idarenin taraf tutmayan murakabesi al- tında seçim günü gelip çattığında D.P.'yi yarış- çılar arasında görmemek tarafsız herkesi üze- cektir. (...). D.P.'ye hayat hakkı tanımak çok partili sistemin samimi taraftarları için vazi- fedir. Bugün Demokratlara düşen iş, partiyi elini almaya çalışan, fakat aslında gırtlakları- na kadar mesuliyete gömülmüş bir takım tatlı su kahramanlarına metelik vermemek, her şey hallolunduktan sonra ortaya çıkanlara aldır- mamak, yeni ve tertemiz şahsiyetlerin etrafın- da en vatanperverâne duygularla birleşmekten İbarettir." Yazının son kısmı şöyleydi: "Çok ümit edilir ki yeni idare, rakipsiz koşmak isteyen bir takım C.H.P.'lilerin telkin- lerine uymayacak, vazifelerini yapmamış olan imkân sahibi Demokratları tasfiye etmekle be- raber parti olarak D.P.'ye ilişmeyecektir.." Bu yazının, aklıevvel C.H.P.'lileri ne kadar kızdırdığını İsmet Paşa sonradan gülerek bana 44 anlatmıştır. Bunlar, böyle hallerde daima oldu- ğu gibi Genel Başkana koşmuşlar ve "Nedir bu Metinin yaptığı?" diye sormuşlar. İsmet Paşa gözlerim açarak: "— Hayrola? Ne yaptı gene?" demiş Anlatmışlar. İsmet Paşa: " — Canım, öyle düşünüyorsa yazmasın m1?" mukabelesinde bulunmuş. O zaman, canlarının niçin acıdığını söyle- mişler. Demişler ki: — Ama o böyle yazınca, yeni idare bu- nun, sizin fikriniz olduğunu sanacak..' İsmet Paşa tekrar gülmüş; "— Yeni idarenin, benim fikrim olarak si- zin fikrinizi mi sanmasını istiyorsunuz?" Ben o yazıyı yazarken, henüz, Albay Tür- keşin niyet ve plânlarından haberdar değildim ve tehlikeyi sadece, C.H.P.'nin bahis konusu takımının ihtilâlcileri şaşırtmasında, hattâ al- datmasında görüyordum. Halbuki sonradan ortaya çıkmıştır ki, Türkeşin kendisi eski De- mokratlardan bir parti yapıp onun başına geç- menin hayali peşindedir. Nitekim "Kudretli Al- bay" daha sonraları, D.P.'nin organı olan Ha- vadisi çıkaran ve kendisiyle, kafa ölçmekte ka- fa dengi görünen kimselerle işbirliği kuracak, onlar işe yaramayınca gündelik ve haftalık baş- ka yayın organları yaratacak, bir yeni partinin havasım yapmaya çalışacak, bu yeni partinin mevcut iktidardan da müsamaha, hattâ destek göreceğini belli edecektir. O günleri, sırası gel- diğinde anlatacağım. Bugün, Albay Türkeşin bende bıraktığı ilk intibaları ve onun bir garip teklifini söylemek istiyorum. İhtilâlcilerin çoğuyla temasım ya hiç olma- dı, ya çok az oldu. Bunların bir kısmım, hâlâ, tanımam bile. Mehmet özgüneşle veya Ema- nullah Çelebiyle, yahut Kâmil Karavelioğluyla bugüne kadar oturup konuşmamışızdır dahi.. Bazılarını bir kokteylde ayaküstü görmüşüm- dür. Sadece, bir başka grupla bir aile dostunun evinde aile dostlukları kurumşuzdur. İhtilâlci- lerden ilk ve o sıralarda en çok, Albay Türkeş- le temasım oldu. Albay Türkeşi, Hürriyet Şehitlerinin ce- naze törenine ait telefon konuşmamızdan bir süre sonra gördüm. Başbakanlık Müsteşarlığı odasında oturduk, uzun uzun konuştuk. Gayet aklı başında, bilgili, oturaklı, pırıl pırıl bir kur- may subay tesiri bıraktı bende. Kendisini sev- dim de.. Yalnız, bir özelliği dikkatimi çekti. İki saat konuşuyorsunuz. Mükemmel görüşler,

Bu sayıdan diğer sayfalar: