November 12, 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

November 12, 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mevsim Derdi Üniversiteye giremiyen gençlerin her yıl, mevsimin- de, gazete sütunlarını dolduran davranış ve şikâ- yetleri, her yıl bizim eğitim dâvamızdaki yarayı de- şer, sonra filânca fakülteye biraz fazla öğrenci sıkış- tırmakla ve buna benzer tedbirlerle sorun halledil- miş gibi görünür, daha doğrusu, kış uykusuna girer. Bir süre, yeni olaylar canlanıncaya kadar unutulur, gider. Zaten bu şekilde Üniversiteye giren, fakülte- leri haddinden fazla dolduran öğrencilerin bir kıs- mının okuyamaması ve tahsili terketmek o zorunlu- ğunda kalması da sorumluların bir derece işini ko- laylaştırmakta, durumu geçici tedbirlerle, sıraları sıkıştırmakla halletmelerini mümkün hale getirmek- tedir. Oysaki Üniversitelerde gündengüne düsen başarı oram hiç şüphe yo , üniversitelerin kapasitesini aşan öğrenci sayısı ile de yalandan ilgilidir. Ne varki dert Üniversite kapılarına getirilmeden liselerde, da- ha doğrusu orta okullarda halledilmeli ve üniversi- te sayısı artırılmadan çocukların ilkokuldan itibaren gerçekçi, verimli, akıllı bir öğretim ve eğitim siste- mi içinde yetiştirilip üniversitelere varmadan gerek- li diğer öğretim kurumlarına yöneltilmeleri lâzımdır. O zaman hem üniversitelerin yükü azalır, hem de gençler kabiliyetlerine göre seçecekleri alanlara yö- nelerek, hem kendi kendileri için, hem de memleket için faydalı olma imkânına kavuşur, boşuboşuna sı- ra işgal edip, başka a başarısızlığa sürük- lemekten kurtulmuş olur Hızla sanayileşme ve kalkınma durumunda olan memleketimizde 1964 ders yılında Orta dereceli öğ- renim yapan gençlerin ancak onda birinin teknik alanda bulunduğu tespit edilmiştir ki, Sanayileşme ye önem veren memleketlerde durum aksidir. Örneğin Türkiyede klâsik Orta Öğretim. yapan “okul sayısı 1964'te 1.083 iken Avusturyada 203'tür, buna mukabil Avusturyada teknik öğretim yapan orta Jale CANDAN dereceli okul sayısı 1384, Türkiyede ise ancak 320 dir. Avrupa memleketleri ve komşu m İsraille yapılacak bütün kıyaslamalar Tür nik öğretime yeteri kadar yer ve önem vermediğini, göstermektedir. Klâsik lise tahsilini, çoğu zaman öğretmensiz okullarda, bir ne an alma hevesi ile bitiren gençlerin, bu diploma karın doyurmaya- cağını iyice anlayınca bunu öcüleğne yerleştirip Üni- versite kapılarına dayandıkları bir gerçektir. Teknik öğretim gibi mesleki öğretim de bizde yetersizdir ve bu alanda da Türkiyenin hızlı kalkınmasını gerekti- recek elemanlar, yeter derecede yetiştirilmemekte- dir. Çalışan nüfusumuzun yüzde 76,5'u tarım kesimin- de bulunduğu halde, 1964'te birçoğu bürolarda çalı- şan 3.764 tarım mühendisine karşılık, doğrudan doğ- ruya çiftçi ile işbirliği yapan ve ona çağdaş tarım bilgilerini götüren tarım teknikeri sayısının yalnızca 2.923 olduğu tespit edilmiştir. Oysaki, meselâ İsrail- de 151 tarım okulunda 23 bin öğrenci vardır. Ayrıca bütün okullarda 6-7 ve 8 İnci sınıflar uygulamalı ta- rım dersi görürler ve bu alanda da çalışma imkânı- na sahiptirler. Genel olarak bütün okullarda, gençler İşe atıl- ma, iş hayatını sevme ve inisiyatiflerini geliştirme yeteneklerinden uzak yetiştirilmekte, başarı daima diploma dereceleri ile ölçülmekte ve nasılsa lise dip- loması almış genç, bir de üniversiteyi denemek iste- mekte, fakültelerin birinci sınıfları, her yıl, dola bo- şala, bu oyun sürüp gitmektedir. Hattâ bazı fakül- teler o kadar doludur ki, çocukların birinci sınıfta bırakılması âdeta olağan sayılmaktadır. Yeni üniversitelere, muhakkak ki ihtiyaç vardır fakat Eğitimde, A'dan Z'ye yepyeni, köklü bir refor- ma gitmeden, zihniyeti değiştirip, gençleri kendi is- tekleri ile teknik ve meslek alanma yöneltmeden açı- acak üniversiteler, nüfus baskısı altında her zaman ia kalacak ve türkiyenin kalkınmasına hizmet bakımından ise, faydalı olamıyacaktır. du. Mor şifon bluzun altına giyilen (ozun bedeni kaini bir kumaşla, tüm Defileyi gene Meriç Sümen bu uçuk eflatun bir ipek kadife etek kaplandığı için, astarsız olan geniş odefa giydiği uzun siyah kadife, düm- mini eteklerden sonra insanı âdeta kollar, gerçekten uçucu bir hal al- düz hatlı tuvalet ile bitirdi. Kıya- eski çağlara götürüyordu. Şifon blu- (o mıştı. fetin adı "Siyah Kuğu" idi. 12 Kasım 1966 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: