12 Kasım 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

12 Kasım 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T Tüberküloz Barajdan daha önemli Siyah elbisesinin kolları 10 santim yukarısına kadar sırma şeritler- le kaplı kır saçlı, esmer, uzun boylu zatı, sağ, tarafındaki sünger koltuk- lardan birinde oturmakta olan si- yah gözlüklü, kumral, orta boylu, tıknazca şahıstan yana dönerek: "— Bu dediklerimi yazabilirsiniz. İsterseniz, altına imzamı da atatrım. Tamamen gerçektir ve yüzdeyüz böyle olmalıdır. Başka da kurtuluş çaresi yoktur bence!." dedi. Siyah gözlüklü şahıs, hemen kâ- ğıt-kaleme davrandı ve kollan bol sırmalı adamın dediklerini aynen not etmeğe başladı. Konuşma için açtığı tırnak işaretini kapatıp, kale- mi cebine koyduğu zaman, Önünde duran beyaz kâğıtta şu cümleler a- çıkça okunmakta idi: — Bir baraja yapılan yatırım- dan elde edilecek fayda, bu işe ya- pılacak yatırımın faydasından hiç- bir zaman çok olamaz. Bir barajlık yatırımla iyileşecek olan insanlar- dan elde edilecek güç, hakikatte, o yapılacak barajdan sağlanacak güç- ten daha üstün olacaktır. B Devlet bugün, mide ülseri ve kı- zamığı nasıl telakki ediyorsa, buna da o gözle bakıyor. Halbuki bu, en az frengi kadar önemsenmelidir!.." Bir memleket için bir değil, bir- çok barajdan daha hayati önem ta- şıyan bir konu üzerinde yaptığı a- çıklamadan sonra, karşısındaki şalı- sın tuttuğu notun altına "Doktor Zeki Türker" imzasını da yazdırtan uzun boylu, kır saçlı zat, Türkiye- lim ve Balkanların en modern Si- lâhlı Kuvvetler. Göğüs Hastalıktan Hastahanesi Baştabibi, Deniz Alba- yı Doçent Dr. Zeki Türkerden baş- kası değildi. Yukardaki konuşma, sağlık konularıyla yakından ilgile- nen mesleki bir derginin, gene bu konularda yazı yazan bir yazarının, geçtiğimiz ohaftanın' ortalarında, Perşembe günü, saatlerin (o 16.30u gösterdiği bir sırada Doç. Dr. Alba- yı, ziyareti sırasında cereyan etti. Yazar, tıpla ilgili kimselerin ya- kından tanıdıkları Saim Tunalı, ko- nuşmanın o andaki konusu ise, "Tü- berkülozun bugünkü durumu" idi. Bir açık oturum ve sonucu Güzel Çamlıcanın güney sutların- da 150 dönümlük bir arazi üzeri- Dr. Zeki Türker anlatıyor Dert çok, hem dert yok 26 ne yayılmış olan beş pavyondan iba- ret, Türkiyenin bu en modern ve yüksek ihtisas (o hastahanesinde, o gün görevlerini henüz bitirmiş bu- lunan beş mütehassıs doktor da Baştabibin odasında bulunuyordu. Dr. Albayın karşısındaki koltuk ve saldalyalara oturmuş olan doktor- lar, Zülfikâr Aytuğ, Doğan Sindel, Tuğrul Çavdar ve Cevdet Kurttu. Kendi branşlarında mütehassıs olan bu doktorlar da zaman zaman, tüberküloz ve tedavisi konusunda yapılan konuşmalara katılıyor, dü- şüncelerini bildiriyorlardı. Nitekim aradan onbeş dakika geçmemişti ki, radyolarda (yapılanlardan çok daha ilmi ve gerçekçi bir "açık otu- rum" havasına bürünen bu konuş- malardan, oldukça önemli bir so- nuca varıldı: "— Bugün Türkiyede, tüberkü- lozlu hastaların gayrimuntazam te- davi görmeleri yüzünden, felâket, eskisine kıyasla daha da büyümüş- tür. Zira muntazam tedavi görmi- yenler, iyileşme şanslarını ebediyen kaybetmektedirler. Bunun tek sebe- bi, yapılan gayrimuntazam tedavi- ler yüzünden, vücuttaki mikropla- rın alınan ilâçlara alışmış olmaları- dır." Hâlen memlekette, bu şekilde, "tedavi şansını ebediyen kaybetmiş" yüzbinlerce insanın karşıkarşıya bu- lunduğu bu acı gerçeğin ortaya atıl- masıyladır ki. Baştabip, yanındaki yazara yukardaki konuşmayı yaptı. Sağlık Bakanının, "veremin de sıtma gibi kökü kuratulmuştur" yollu beyanat vermesine rağmen, gerçekte veremin, aşısı bulunma- dan önceki duruma dönmek üzere olduğu, bu hususta ihtisaslaşmış doktorlar tarafından zaman zaman söylenmekte idi. Ne var ki. bu söy- lenenler oldukça "pes" perdeden söylendiği için, kimse duymadı. Ay- rıca her gün, her yerde mikrop sa- çan insanların tedavisinin, kendi arzularına göre değil, Devlet tara- lından mecburi tutularak kapılma- sı gerektiğini şimdiye kadar açık açık söylemiyen ve bu fikri savun- mıyanların da, elbette ki, günahı az sayılamazdı. İşte,o günkü konuşmalar bu açık ifade ve savunmalarla dolu o- larak yapıldı. Bir kere daha anlaşıl- dı ki, veremle savaşın şimdiki şekli yeterli (oOdeğildir. e Türkiyede bâlâ, hastadaki tüberküloz mikroplarının hangi ilâca karşı hassas oldukları- 12 Kasım 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: