12 Kasım 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

12 Kasım 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iştirak edilmemesi imkânsız fikirler. Sonra, bir beş dakika. Aaa, bir şey söylüyor, beş ya- şındaki çocuk söylemez.. Bu konuşmalarımız bir kaç defa daha tek- rarlandı. Türkeş bana Demokrasiye inancından, seçim yapıp iktidarı devretmenin lüzumun- dan, kendilerinin kalma arzusu taşımadıkların- dan bahsediyor ve bilhassa, o tarihte yaygın olan "C.H.P.'ye karşı tertipler yaptığı" itham- larını reddediyordu. Bunlara inandığım için be- ni safdil bulan, C.H.P.'nin Genel Sekreteri İs- mail Rüştü Aksaldı. Aksalın Türkeşe hiç bir zaman itimadı olmamıştır. Albayla konuştuk- larımızdan kendisine bahsettiğimde o hep, be- nim aldanmakta olduğumu, Türkeşin, tertipçi- nin ta kendisi olduğunu söyler ve misaller ve- rirdi. Sonradan, haklı çıkan o oldu ya.. Türkeş, pek garibime giden teklifini o ko- bıuşmalanmızdan birinde, lâf arasındaymış gi- bi yaptı. Lâtife eder bir tarzı vardı, fakat bu hava, daha ziyade bir "cevabı bekleyiş" hazır- lığıydı. D.P.'nin kapatılması gerektiği inancını saklamıyordu. "Bir çok C.H.P.'li de bana gelip bunun zaruretini söyledi" diyordu. Bunun, o gelenlerin şahsi fikri olduğu görüşüne katılmı- yordu ve D.P. kapatılırsa buna her halde C.H.P.'nin itiraz etmeyeceğini belirtiyordu. -Bunda da o haklı çıkmıştır ya..-. Kanaatince, bir yeni parti pek âlâ kurulabilirdi. Gözlerimin içine baktı: — Bunu siz ve ben niçin kurmuyoruz?" dedi. Pek şaştım, Albay Türkeş ve ben bir parti kuracaktık! Gülümseyerek: "— Niçin olmasın? Ben, ilk telefon konuş- mamızda da söylemiştim: Sizi hep, İsmet Pa- şanın damadı da olsanız, gerektiğinde onu ve partisini de tenkit eden bir kimse gözüyle gör- müşümdür.." dedi. Konuşmadaki lâtife havasını seçmeyi ter- cih ederek işi alaya vurdum: "— Tabii! İktidarı da alırız, hem sizinki- lere, hem bizimkilere memleket nasıl idare e- dilirmiş, gösteririz.." dedim Türkiyede bir "Etraf" vardır ki, ona dayanmak karın güneşe Ankarada ilk defa, bazı kokteyllerde ONCA lar e kendilerine oralarda yanaşıldı. Hepsi, son derece mütevazi, hattâ çekingen ve ürkeküler. dayanması kadar zordur. İhtilâlciler f" onları derhal "yeni ilâhlar" olarak ilân etti. Hattâ "yakışıklık"ları bile, bir kaç ay öncesine kadar Samet Ağaoğluyu çok yakışıklı bulanla- rın ağzında göklere çıkarılıyordu. 45

Bu sayıdan diğer sayfalar: