3 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

3 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

sal, randevu talebinin neticesini hemen o gece, tekrar, bize bildirecekti. İsmet Paşa da, Tulga da biraz rahatlamış gibiydiler. İsmet Paşa: — Generalim, hanımları da alalım. Neti- ceyi beklersiniz, değil mi?" dedi. Tulganın bekleyeceği tabiiydi. Hanımlar da telefonlu, büyük odaya geldiler. Konu tek- rar hafifledi, Fakat İsmet Paşanın dan gelecek haberi merak ettiği açıktı. Haber fazla gecikmedi. Gürsel, ertesi sa- bah erken bir seyahate çıkıyordu, C.H.P. Ge- nel Sekreterini kabul etmesi imkânı yoktu! İsmet Paşa veya onun adına hareket eden İsmail Rüştü Aksal İhtilâlin başını görebilmiş olsalardı ve Tensikatının düşünülen şekil- de yapılmasının mahzurlarını, bunun doğuraca- ğı tepkiyi anlatsalardı M.BK. bu kararını uy- gulamayacak mıydı? Uygulayacağından hiç kimsenin şüphe etmemesi lâzımdır. Gürsel ve M.B.K. İsmet Paşayı gene küçümseyecek, onun endişelerini hafife alacaktı. Nitekim hareket- ten iki gün sonra, 6 Ağustosta Heybeliadaya geldiğinde Gürselin İsmet Paşa üzerinde "ken- dine güveniyor" intibaıı bıraktığını anlatmış- tım (9). Burada, İsmet Paşanın, Gürseli İhtilâ- lin hemen akabinde Başbakanlıkta gördüğünde yaptığı üç tavsiyenin ne olduğunu açıklamanın sırası gelmiştir. O görüşmede, konuşmanın çoğunu Cemal Gürselin yaptığını, İsmet Paşanın sadece bir kaç tavsiyede bulunduğunu nakletmiştim (9), İsmet Paşa şunu on faza güiniz ve Orduya hâkim olun -İsmet Paşanın söylediği İkim — şu Idu: — Kendi aranızda bölünmemeye dikkat Üçüncü tavsiye ise şudur: — Seçimlere bir an önce gidiniz." Komitenin bazı üyeleri bana sonradan an- latmışlardır. Cemal Gürsel ve onunla beraber bir çok ihtlâlci, emirlerini "peygamber buyru- gu" saydıkları bir zat-ı muhteremin koca bir ihtilâlden sonra bu ihtlâlin başına söyleye söy- leye bu basit gerçekleri söylemesi karşısında şaşırmışlar. Zaten Gürsel bu şaşkınlığı, o gö- rüşmede İsmet Paşaya da belli etmemiş değil- dir. İsmet Paşanın ilk tavsiyesine şu cevabı vermiştir: — Biz Orduya hâkimiz ve Ordu bana bağ- lıdır. Ordunun Başkomutanı benim ve benim o- toritem sağlamdır. Ordudan her hangi bir ha- reketin gelmesi bahis konusu olamaz." Cemal Gürsel ancak, İrfan Tanseli Hava Kuvvetleri Komutanlığından ye Amerikaya göndermek istediğinde, o 1961 Haziranının he- yecanlı günü, Çankayanın Üzerinden jetler gü- rültüyle uçtuğunda İsmet Paşanın “basit tavsi- ye"sinin kerametini anlayacaktır. Ihtlâlin başı, kendi aralarında bölünme- me tavsiyesini de hafife almıştır ve İsmet Pa- şaya "bunu da nereden çıkarıyorsunuz?" diye düşündüğünü belli etmiştir. İsmet Paşaya, bü- tün komitenin kendi emrinde bir ve beraber ol- duğunu söylemiş, Orduya hâkim bulunduğu gi bi komiteye de mutlak kudretle başkanlık etti- ğini emir Gürsel ikinci "basit tavsiye" - tini anlamak için çok beklemeyecek, 3 Kasın 1 1060'da bölünmenin neticesi olan ope- rasyonu eliyle yapacaktır. Seçimlere gelince, onlara çabuk gidileme- mesinin Komiteye, Orduya ve memlekete verdi- ği zarar, bugün artık herkesin gözleri önünde- dir. Gürsel ve arkadaşları, kia Tensikat hakkında İsmet Paşanın ikazını da, aynı hava içinde dinleyeceklerdi. Nitekim İktlâlin başı, Heybeliadadaki görüşmede Ordudaki Tensikat konusunda kendisine çok güvendiğini belli et- miş, İsmet Paşanın kürtçülük ve ağalık üzerine söylediklerini de kaale almamış, bildiğini oku- muş, ancak neticeyi gördüğünde belki aymış- tır. İsmet Paşanın, söylendiği zaman "Lâf mı bu?" diye omuz silkilen çok ikazmın nasıl de- rin bir mâna taşıdığını, Türkiyeye gelmiş olan çeşitli iktidarlar ancak iş işten geçtikten sonra anlamışlardır. M.B.K. sonradan memleketin başına Emin- su Meselesi diye çıkan hadiseyi bir gecede veya bir haftada tertiplemiş değildir. Bunun için A- merikadan getirtilen Dündar Seyhan hareketin felsefesini ve kendi görüşlerini anlatmıştır (**. ek lâzımdır ki bu Seyhan, Orduda ne kadar general varsa hepsinin tasfiyesini teklif etmiş, Allahtan, Komite buna uymayacak ka- dar basiret göstermiştir. Seyhana göre, en yük- sek rütbeli subay albay olursa, bir "orta kade- me hareketi" olan İhtilâl kendisini garantiye almış bulunacaktı! Sanki "orta kademe"ye yar- baylar ve binbaşılar dahil değillermiş ve daha önemlisi, sanki o takdirde albaylar birbirlerine giremezmişler gibi.. Tabii, böyle bir tensikat- (© Bk. AKİŞ, Sayı: 649 (**) Bk. AKİS, Sayı: 643 (©) Bk. Gölgedeki Adam — Dündar Seyhan 67

Bu sayıdan diğer sayfalar: