3 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

3 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Orta Doğu Kaş yapayım derken.. İkinci Dünya Savaşı sonrasının hu- zursuz dünyasında, huzursuz Or- ta Doğu bölgesinde, şimdiye kadar İsrail devletiyle araplar arasında çok çatışma çıktığı görülmüştür. Bu çatışmalar, önce 1947 yıllarında, sonra da 1956 Süveyş buhranı sıra- nda olduğu gibi, zaman zaman bütün dünya barışını tehdit eden dönemlerden de geçmiştir. (o Bunla- rın yanı sıra, artık gürültü patırtıya pek alışıklık kazanan Orta Doğuda, araplar arasında da çok geçimsizlik çıkmıştır. Bu geçimsizlik önce Ha- şimi - Suudi çekişmesiyle başlamış, sonra Haşimiler - Nâsırcılar çekiş- mesine dönmüş, nihayet buna Fay- sal - Nasır çekişmesi o katılmıştır. Buna bir de Baasçı o sosyalistlerle Nâsırcı sosyalistler arasındaki gö- rüş ayrılıkları eklenirse, durumun ne kadar karışık olduğu kendiliğin- den ortaya çıkar. Fakat rahatlıkta söylenebilir ki, en dolaşık olduğu devirlerde bile, Orta Doğu yumağı bugünkü kadar kördüğüm olma- mıştı. Çünkü şimdi, son bir-iki haf- ta içindeki gelişmeler sonunda, İs- rail - Arap geçimsizliğiyle araplar arasındaki geçimsizlik birbirine ka- -ışmış bulunmaktadır. Bir mayının ettikleri Bugünkü karışıklığa giden olayla- rın hepsi, 11-12 Kasım gecesi, İs- raildeki Hebron bölgesinde patla- yan bir mayınla başladı. Bir İsrail devriye kamyonuna çarpan mayın üç kişiyi öldürdü, altı kişiyi de ya- raladı. O zamana kadar araplardan gelen kışkırtmalara karşı pek dik- katli davranan İsrail hükümeti, bu kere nasıl olduysa oldu, mayını dö- şeyenlerin oOÜrdünden gelen bazı tedhişçiler olduğuna karar vererek, Hebronun 3 mil kadar güneyindeki Ürdün Kralı Hüseyin Arapsaçı Es-Samu köyüne bir baskın açtı. Patton M48 tipi 80 tankın, bir o ka- dar zırhlı araçın, bir düzineyi aşkın "Mirage" tipi jet uçağının katıldığı bu baskın sonunda, Birleşmiş Mil- letler gözlemcilerinin verdiği bilgi- ye göre, 3'ü sivil, 15'i asker 18 lüb- nanlı öldü, büyük çoğunluğu sivil olmak üzere 134 kişi de yaralandı. Bu arada 125 ev, bir hastahane, bir işyeri bütün bütüne yıkıldı, yerle bir oldu. Telavivden gelen haberle- re bakılırsa, sonradan, israilliler de, yaptıkları bir baskının nasıl olup da bu kadar can ve mal kaybına yol açtığına şaşacaklardır. Eğer işler burada kalsaydı, her - kes olaya biraz fazla ileri gitmiş ye- ni bir Arap - İsrail çatışması olarak bakacaktı. Fakat, aradan çok geç- meden, Ürdünde durumlar karışma- ya başladı. Kral Hüseyinin, bu olay karşısında silâha sarılacağına, Bir- leşmiş Milletlere (o başvurmak gibi hiçbir yere ulaşmıyacak yollara gir- diğini ileri süren bazı Filistin göç- menleri, önceleri İsraile karşı dü- zenlenen gösterilerde, i Ü içinde de Kral Hüseyin gösterilerde obağırmalara katıldı - lar. Bilindiği gibi, Filistin 1947 yı- lında ikiye bölünüp de, bir yarısın- da İsrail devleti kurulunca, burada oturan 13 milyon kadar arap, kom- şu islâm ülkelerine göçmekten baş- ka çare bulamamıştır. Bunların bü- yük bir kısmı da, bugün, günün bi- rinde yeniden eski yurtlarına dön- mek ümidiyle Ürdünde yaşamakta- dır. "Fetih" ama, kolay mı?. A rap devletlerinin kendi araların- da birleşip İsraile karşı ortak bir politika izleyememelerinden ya- kınan Filistingöçmenleri, bundan bir süre önce, savaş alanında yenil- mesi pek uzak bir ihtimal olarak görünen İsraili, hiç değilse kendi topraklarında rahat oyaşatmamak amacıyla, bazı tedhiş teşkilâtı kur- muşlardır. Bunlardan en ünlüsü "Al-Fath", yani "Fetih" adını taşı- yandır. Al-Fathın mensupları bun- dan daha bir-iki yıl öncesine kadar baskınlarını Mısır o topraklarından yapıyorlardı. Fakat bunun, günün birinde kendisini İsrail ile kazana- mıyacâğı bir savaşa sürüklemesin- den korkan Nâsır, üstü kapalı bi- çimde de olsa, Al-Fathın Mısır top- raklarındaki çalışmalarını o sınırla- mıştır. Bundan sonra Mısırın Filis- tin dâvası için yaptığı, Filistin Kur- tuluş Teşkilâtı lideri Ahmet Şukey- rinin sözde kalan tehditlerine rad- yosunu ve basınını açmaktan öteye gitmemiştir. Al-Fath, Mısırda çalışamaz olun- ca, bu kere Suriye ve Ürdünden İs- raile sızmak istemiştir. Baas yöne- timindeki Suriye, A- Fathçıları bü- yük bir istekle topraklarına kabul etmiş, hattâ ordusu içinde bunlara yer bile vermiştir. Kral Hüseyin ise, tıpkı Nâsır gibi, bunların günün bi- rinde kendi başına dert açabilecek- lerini düşündüğü halde, arapların hıyanet suçlamalarına uğramamak için, yaptıklarına ogözyummaktan başka çare görememiştir, o Öteyan- 3 Aralık 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: