17 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

17 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS Munzur dağlarına kar yağmıştı. Havanın soğuk olmasına rağmen yüzlerce Tuncelili, toplanınım yapı- lacağı sinemanın önüne toplanmış, Eceviti bekliyorlardı. Tunceli mil- letvekili Hasan Ünlünün kısa açış konuşmasından sonra, çoğunluğu- nu gençlerin teşkil ettiği dinleyicile- rin alkışları arasında mikrofona ge- len Ecevit, konuşmasında, Ortanın Solunun ne olup ne olmadığını an- lattı ve bazı kimselerin "biz muhafa- zakârız" demelerini garip karşıladı- ğını belirterek, "— Türkiye gibi geri kalmış bir memlekette muhafazakârlığı anla- mıyorum, doğrusu. Bunlar, Tunceli miş, Ecevit" diye arkadaşlarını ha- berdar ediyorlardı. CHP'li heyet, bir süre Keban köprüsü üzerinde durup, karşıdan, çalışmaları seyretti. Bu sırada, sarı muşamba ve beyaz miğferli bir işçi, Ecevitin yanma geldi, büyük bir sevgiyle elini sıkıp, hoş geldin der- ken, bir taraftan da yanındakilere lâf yetiştiriyordu: "— Biz Bülent beyi yabancı ka- bul etmiyoruz. Çünkü o da bizden- dir." Ecevit ve yanındakiler daha son- ra, bir derivasyon tünelini gezdiler. İşlerine dalmış işçiler, başlarım çe- virip de karşılarında, kendi arala- CHP Ekibi Diyarbakırda Halkın ayağına giden metod dağlarında, mağaralarda (yaşayan insanların yaşama düzenlerini ini muhafaza etmek istiyorlar? Biz böy- le bir muhafazakârlıkta yokuz" de- di. Maden işçileri arasında Ertesi ebana gelindiğinde, daha sabahtı. Koca Fırat, pek yakında başına gelecekleri biliyor- muş gibi uslu, yatağında akıp gidi- yordu. Karşı dağlarda çalışan işçi-, ler, sarı muşamba ve beyaz miğfer- leriyle uzaktan bir papatya gibi gö- rünüyorlardı. Ecevitin oraya geldi- ği, vardiya başındaki işçiler tara- fından kısa zamanda duyuldu. Şan- tiye civarındaki işçiler "Ecevit gel- 17 Aralık 1966 rında konuşurken adından "Baba Bülent" diye bahsettikleri (Eceviti görünce şaşırıyor, ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Baraj inşaatım yapan şirketin yöneticileriyle de konuşan Ecevit, daha sonra Kebandaki Yapı-İş Sen- dikasını ziyaret etti. Kendisini, Sen- dikanın Önünde, Kebanda çalışan ve ayrıca iş arayan 100'e yakın işçi kar- şıladı, Ecevit burada iyi bir toplu sözleşme yapan sendika liderlerini kutlarken, bir sendikacının "İl Baş- kanınız da işverenin vekilidir efen- dim" demesi üzerine bir süre sustu ve düşündü. Keban ziyaretinden sonra Diyar- YURTTA OLUP BİTENLER bakıra doğru yola çıkan Ecevit, Hü- dai Oral, Mehmet Delikaya, Hasan Ünlü, Salim Hazerdağlı, gazeteciler ve partililer, yolda, Hazer gölü kıyı- sındaki Kezin köyünde- kısa bir mo- la verdiler. Burada saç ekmeği, ki- raz reçeli ve yoğurttan ibaret bir öğ- le yemeği yenildi. Sonra Ecevit, iler' de yapacağı konuşmaların ana hat- larını tesbit etmek üzere bir odaya çekildi ve kerevete bağdaş kurdu. Yol, büyük bakır yataklarının ve bunları işleyen dev tesislerin bu- lunduğu Maden ilçesinden geçiyor- du. Madene biraz Önce yağmur yağ- mıştı ve bakır dolu dağlar pırıl pı- rıldı. Ecevit, halen 3000'e yakın işçi- nin çalışmakta olduğu bu ilçedeki toplantıyı parti binasında yaptı. İş- çiler ve halk, yağmura yaşa bakma- dan, kendisini dinlemeğe gelmişler- di. Alkışlıyor, alkışlıyor ve sevgiyle gözlerinin içine bakıyorlardı. Ecevit burada özetle şu konuşmayı yaptı: Maden, CHP devletçiliğinin, halkçılğının Ve milliyetçiliğinin de- gerinin en iyi anlaşılabileceği, gözle görülebileceği bir yerdir. Buradaki büyük bakır işletmeleri, CHP dev- letçiliğinin bir eseridir. Bu işletme- de çalışan işçilerin kavuştukları ile- ri haklar, CHP halkçılığının eseri- dir. Türk yeraltı servetlerini türkle- rin başarıyla, yabancılardan daha iyi işletebileceğinin bütün maden bölgelerimizde isbat edilmiş olması da CHP milliyetçiliğinin bir sonu- cudur." "Onuncu köyümüz yok!" Ecevit Diyarbakırda, Nilgün Sine- masında, sokaklara taşan 2000'i aşkın Diyarbakırlıya hitabetti. Daha önce konuşan İhsan Topaloğlu, memleketimiz petrolünün "seren- cam"ım anlattı. Mehmet Delikaya, önceden aralarında yapılan "konu bölüşümü" gereğince, Doğu ve Batı bölgeleri arasındaki dengesizliğe de- gindi. Hüdai Oral ise enerji konula- rını işledi. Ecevit konuşmaya başladığında, bini aşkın insanın bulunduğu salon- da çıt çıkmıyordu. "— AP işçinin, ırgadın yamalı ce- ketleri arkasına sığınarak iktidara geldi. Halbuki aynı iktidar, onları arkadan hançerledi" diye söze baş- layan Ecevit, 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: