17 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

17 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ortaya attıkları yok şunun sosyalizasyonu, yok bunun sosyalizasyonu lâfları bütün memleketi karıştırıyor, herkesi huzursuzluğa sevkediyor- du. Bu konularda C. H. P.'nin görüşü neydi? İş- te, bu söylenemiyordu. Bir, İsmet Paşa, o da parti başkanı sıfatıyla değil, manevi dokunul- mazlığa sahip bir memleket büyüğü olarak za- man zaman fikrini açıklıyordu. Fakatbu, C. H. P. hakkındaki "bir şey yapmıyor" tenkitlerini silmeye yetmiyordu. Zaten İsmet Paşa da, zırt zırt konuşmak niyetinde değildi. İcap ettiğinde, derli toplu bir demeç vermek, perakende lâflar- dan kendisini kurtarmak yolunda bir karara varmıştı. İstiyordu ki ağırlığını koydu mu, bu ağırlık hissedilsin. Aksal, Heybeliada görüşmelerinde bunu an- ladığım, buna hak verdiğini söyledi. Ancak, böyle bir ağırlığı koymanın zamanı gelmişti. İsmet Paşanın, İhtilâlin felsefesini yerine oturt- ması lâzımdı. Meşhur "9 Eylül demeci" bu dü- şüncelerle hazırlandı. Şimdi size, bir güzel "Ortanın Solu Hikâ- yesi" anlatayım. İsmet Paşayla İsmail Rüştü Aksal arasındaki Heybeliada görüşmelerinden yıllar sonra, C. H. P.'nin Genel Başkanı 1965 seçimlerinin arefesinde, partisinin yerini "or- tanın solunda" olarak tarif edecek ve bu, gürül- tüler koparacaktır. Hatta bir çok kimse, bunun da nereden çıktığını soracaktır. Bunu soranla- rın arasına, Aksalın bile adı karıştırılacaktır. 1960 Ağustosunun o son haftasında, Hey- beliadada İsmet Paşa ve Aksal, 27 Mayıs hare- ketinden sonra C. H. P.'nin nasıl bir hüviyet al- ması gerektiği konusunu görüştüler ve memle- ketin yeni şartlarına tamamile uygun bir ruh- la ortaya çıkmasının gerekli olduğu hususun- da ittifak ettiler. C.H. P. birdoktrin partisi olmak hevesin- de değildi. Doktrin partilerinin artık sâdece es- ki kitaplarda -bir de bizim salon aydınlarımızın ağzında- kaldığı bir devirde elbet herkes Mersi- ne giderken C. H. P. tersine gitmeyecekti. Ama mühim memleket meselelerinde C. H. P.'nin gö- rüşünün ne olduğu hususu artık açık şekilde or- taya konulmalıydı. C. H. P. seçim propagandası- nı öyle bir platform üzerinde yapacaktı. Bundan evvelki seçimlerde hürriyet vaad etmek, hapse- dilmiş gazetecilerin ıstıraplarını dile getirmek, iktisadi durumdan şikâyet etmek ve hırsızlıkla- ra karşı bayrak açmak yetiyordu. Ama önümüz- deki seçimlerde seçmen başka ve daha ciddi plâklar isteyecekti. Türkiyede bir Eğitim Dâva- sı vardı. C. H. P. bu dâvayı hâl için nasıl bir re- çete tavsiye ediyordu? Türkiyenin iktisadi kal- kınmasını hangi yoldan gerçekleştirme kararın- daydı? Personel politikası ne olacaktı? Silâhlı Kuvvetlerin statüsü hakkında ne düşünüyor- du? İşçi meseleleri, grev, lokavt, toplu sözleş- meler, Toprak Reformu, vergi adaleti, sosyal düzen... Kısacası, "Temel Mesele" denilen mev- zularda parti, iktidarı alınca ne yapacaktı? Heybeliadadaki görüşmelerde C. H. P.'nin yeri, ortanın solunda bir yer olarak tesbit edil- di ve bu tâbir, Heybeliadadaki evde, olduğu gibi kullanıldı. Bu söylediğim, havaya atılmış bir söz, boşlukta bir iddia değildir. C. H. P.'nin yıl- lar sonra, 1966'larda alacağı hüviyet 1960 A- ğustosunun son haftasında, İsmet Paşanın ka- fasında mevcuttu. Bakınız, biz Akiste, Akisin 31 Ağustos 1960 tarihini taşıyan sayısında, Heybeliada görüşmesini nasıl ve hangi kelime- lerle anlatıyorduk : "Evvela, bir nokta üzerinde haldi olarak duruldu. C. H. P. mevcut bütün partiler içinde bugünün modası sosyalizmi en ziyade benimse- miş partiydi. Devletçilik, altı umdeden biriydi ve meselâ D. P. 1946 ile 1950 arasında libera- lizmin, serbest teşebbüsün şampiyonluğunu ya- parak muhalefet kampanyasını yürütmüştü. Gerçi iktidara geçince bütün o lâflar uçup git- miş, geriye sâdece opportünizm kalmıştı ama C. H. P.'nin geniş halk kütlelerinin refahını en ziyade göz önünde tutan, sermayenin belirli el- lerde terakümünün aleyhinde bulunan parti ol- duğunda zerrece tereddüt bahis mevzuu değil- di. Şimdi, o istikamet biraz daha belirli şekilde tutulacak, memleket dâvalarının hâili daha sosyalizan bir görüşle mütalea olunacaktı. Bu, eski partinin sosyalistliğe heves ettiği mânasını taşımıyordu. Sâdece, i'lerin üzerine noktaları konacaktı. C. H. P. ortanın solunda yer alacak- tı. Tabii, daha solda partilerin kurulması imkâ- nı dajma mevcuttu. D. P.'den sağda boşalan yer de doldurulabilirdi. Zaten, bazı kimselerin san- dıklarının aksine, bir değil, bir kaç yeni parti- nin kuruluş hazırlıkları yapılıyordu ve bunlar, kaba hatlar halinde muhtelif cereyanları tem* sil edeceklerdi." İsmet Paşanın bir sözü, üzerinde hiç dü- şünmeden ortaya attığı öylesine görülmemiş bir hadisedir ki... Aksallar Heybeliadadan Eylülün 6'smda ayrıldılar. Beş gün için gelmişlerdi, on gün kal- dılar. Arada İsmet Paşa, daha başka bazı te- maslar yaparak durum hakkında bilgi aldı. A- gustosun son günü Prof. Hüseyin Nail Kubalı Heybeliadaya geldi ve anayasa çalışmaları hak- kında malümat verdi. Bu çalışmalar sürünce- mede görünüyordu. Komisyonun iki üyesi, Ta- rık Zafer Tunaya ile İsmet Giritli, görevlerin- 85

Bu sayıdan diğer sayfalar: