17 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

17 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bir yeni demokrasi tecrübesine neye dayanarak girdiğini anlattı. Söyledikleri şuydu: - 25 sene içinde milletimizin, demokratik rejimin başlangıç hastalıklarına dayanacak bir bünye sağlamlığı kazandığına inanıyordum. Benim kanaatimce Cumhuriyetin ve inkılâpla- rın serbest bir siyasi hayatta millet tarafından korunmasının tecrübesi samanı gelmişti. 25 se- nede yeni kuşaklar yetişmişti. Milletin çokluğu- nu teşkil eden 26 yasını doldurmuş nesil lâtin harflerinden artık geri döndürülemezdi. Bu ne- sil inkılâpları, hayatı ve İstikbali namına mut- laka savunacaktı. Milletin yarısını teşkil eden kadınların ileri zümresi eski hayata dönmeye tahammül edemeyecek kadar yeni hayata gir- mişti.” İsmet Paşa bu hesaplarının 16 yılda nasıl bir netice verdiğinin tahlilini bundan sonra yaptı. Kazançlarımız vardı, kayıplarımız, yani yaşadığımız fena devirler vardı. Korkulan has- talıklar, 1945'te tahmin olunandan daha ağır seyretmişti. Ama en çok endişelenilen husus ta- hakkuk etmemişti. İsmet Paşa bunu şöyle ifade etti: “— Demokrasiye girince, geri cereyanların hem yaygınlıkları itibariyle, hem kötü siyaset- çilerin yardımıyla nihayet memlekete hâkim olacakları ve Türk Cumhuriyetinin bütün esas- larıyla tahrip olunarak eski Ortaçağ hayatına millet reyiyle döneceğimiz vahimesi boşa çıktı." İsmet Paşa bu neticenin, evet, ıstıraplı ve pahalı alındığını kabul ediyordu. Bunun bedeli, bir ihtilal olmuştu. Ama "Eğer 1950'de sorum- luluğu devir alanlar orta çapta insaf, ehliyet ve ideal sahibi olsalardı şimdi cemiyet olarak ve iç Bi alanında elli sene daha ilerde buluna- caktık İsmet Paşanın demeci, bu, tarih için ge- tirdiği ışıktan sonra günün konusuna geliyordu ve o kısmıdır ki İhtilâlin kaderini tayin ediyor- du. İsmet Paşa dedi ki: "— Üç ay zarfında, 27 Mayıstan evvelki cemiyet ve siyaset hayatımızı artık hatırla- maz olmuş gibi bir halimiz vardır." Bunu, hatırlattı da.. Geçen İktidar başın- dakiler yeni usul marifetlerle hiç bir zaman seçimi kaybetmemek hayaline (okapılmışlardı. Polis ve jandarma elde bulunursa, adalet tesir altına alınırsa, söz söyleyebilecek vatandaşlar nimetle ve kahr ile susturulursa ve serbest fi- kir söylemek basında ve Büyük Mecliste im- kânsız hale getirilirse halk kıpırdayamaz, an- layamaz ve âciz kalır sanılmıştı. 27 Mayıs böy- le bir devre nihayet vermişti. 88 Gazeteciler dikkat kesilmişlerdi. İsmet Paşa gayet ağır, kelimeleri tane tane telâffuz ederek hemen o ay içinde Kudretli Albay Al- paslan Türkeşin, ondan iki ay sonra 14'lerin, nihayet askeri idare devrinin istikbalini tam bir kesinlikle tâyin eden şu sözleri söyledi: “—- 27 Mayısı, millet içinde siyasi partile- rin birbirile çekişerek halkı saçsaça başbaşa getirmeleri üzerine ordunun kavgaya tutuşan- ları ayırması suretinde görmek çok yanlış ve çok zararlı bir teşhistir. Böyle bir teşhis, zor- balık yolunu tutmuş olan, aslında millet azın- lığını teşkil eden zümre ile millet hakları için hapishanelerde ve meydanlarda canla başla mücadele edenleri, yani sor kullanarak mille- ti köle haline getirmek isteyenlerle millet hak- larını korumaya çalışan gençleri ve yaslıları, millet çokluğunu teşkil eden asıl halkı aynı gözle görmek, olur. Eski iktidar her suretle meşruiyetini kaybetmiş bir azınlık idi." Her askeri ihtilâlin beraberinde mutlaka getirdiği "Bu demokrasiyle, partilerle, politi- kacılarla, işte, olmuyor! Memleket otoriter bir idareye muhtaç" felsefesi Türkiyenin 27 Mayıs İhtilâlinde bir 9 Eylül günü, Heybeliadada, İs- met Paşanın bu sözleriyle gömülmüştür ve ye- rini "Hedefimiz demokratik rejimi" parolası- na bırakmıştır. Gelecek Yazı Demeç havayı değiştiriyor ve Kudretli Albayın dişleri sökülüyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: