17 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

17 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

O günler, Gürsel bir basın toplantısı yap- tı. Biz, sual olarak bunu sorduk. Dedik ki : "— Bazı çevrelerde toplumumuzun, dava- larını demokratik bir sistem içinde halledebile- cek olgunluğu kazanmadığı, bu bakımdan dava- ların ancak oy kaygısı taşımayan bir idare ta- rafından halledilmesi gerektiği fikri savunulu- yor. Bu hususta ne düşünüyorsunuz? Başkanın cevabı açık, kesin ve net oldu : " Böyle e üşünenier türk milletine büh- tanda bulunmaktadırla Başkan bunu Gi eren tam yanında Al- paslan Türkeş oturuyordu ve sarı bir yüzle tır- naklarım kemiriyordu. Seçimi isteyen, seçimi süratle isteyen, se- çimden asla vazgeçmeyecek olan elbette ki C.H.P. idi. Bunu, daha yazın başındaki bir de- 1960m yazında İsmet Paşa her gittiği yerde ge- ne sevgi gösterileriyle karşılanıyordu ama, halk CH.P.ye kızmaya başlamıştı. Hatalı DP. İda- resine karşı o kadar cesaretle savaşan bu parti, şimdi neden, hatalar işleyen İhtilâl İdaresine karşı çıkmıyordu. İhtilâlciler, âdeta birer ço- cuk fütursuzluğuyla memleketin hayati mese- lelerini karıştırırlarken İsmet Paşanın susması oğru muydu? 82 mecinde "seçimlere bir an önce gitmekte sayıl- mayacak kadar çok milli menfaat vardır" diye- rek bizzat İsmet Paşa millete ilân etmişti. Ko- mite seçimsiz iktidarda kalmaya teşebbüs et- tiği takdirde, karşısında İsmet Paşayı ve parti- sini bulacağında zerrece tereddüt yoktu. Bunu, M. B. K.'nin kalıcı üyeleri de, gidici üyeleri de mükemmelen biliyorlardı. Ihtilâli gerçi C.H.P. kendi kuvvetiyle, bir halk hareketi olarak yap- mamıştı. Türkiyenin tarihindeki bütün ilerici hareketler gibi, bu da bir ordu hareketiydi. A- ma CHP. İhtilâlin temelindeki halk desteğinin en esaslı unsurunu teşkil ediyordu. O, İhtilâlin altından çekildiği zaman, İhtilâlin dayanacağı bir tek şey kalıyordu : Süngünün ucu. Süngü- nün ucunda bir iktidarın ise fazla rahat sayıla- mayacağım M. B. K.'nin, iktidar hırsıyla gözü dönmüş grupunun dışındaki üyeleri seziyorlar- dı. . O Ancak bunu bilenler, sadece onlar değildi İhtilâlden üç ay sonra, Eylülün başında, bil- hassa Türkeş kanadından açık. veya az kapalı şekilde cesaret alarak oldukça tüylenmiş bulu- nan eski Demokrat çevreler de, ilk hedef olarak şunu seçmişlerdi : M.B. K.ileC. H. P.'nin ara- sını resmen açmak. "Resmen" diyorum, zira o tarihte, o kapalı kapılar arkasında bir kısım M.B. K. üyesi C.H. P.'nin aleyhinde, bir kısmı C.H. P. kodamanı da M. B. K. hakkında zaten ağızına geleni söylüyordu ve çok zaman iplerin kopmak üzere olduğu intibaı uyanıyordu. OÖz- dağlar ve Esinler, bu hücumları üstü hafif ör- tülü şekilde aleniyete bile intikal ettiriyorlardı ve C.H. P.'den bir sunturlu cevap almamalarım temin için İsmet Paşanın cam çıkıyordu. Ama bu, M.B.K.'niC. H. P.'den ayırmak isteyenlere yetmiyordu. Arzuları Cemal Gürselin ağızından C. H. P. aleyhinde bir söz almak, bunu büyült- mek, İsmet Paşanın mukabelesini çekmek ve İh- tilâlin esasındaki "Ordu * C. H. P." unsurunu çözmekti. Bu çözülür müydü? Hiç sanmıyorum. Zira Eylülün başında, M. B. K. artık Ordunun tek ve tam temsilcisi hüviyetini dahi kaybetmişti ve M.B. K. belki askerler arasında, siviller ara- sında olduğundan da fazla tenkit ediliyordu. Böyle bir ortamda Komitenin İsmet Paşa ve C. H. P. ile açık çatışma durumuna geçmesi, hiç olmazsa M. B. K.'nin mutlaka sonu olurdu. Za- ten Cemal Gürsel, kendisine kurulan bütün tu- zaklara rağmen böyle bir oyuna gelmedi o ve kapalı kapılar arkasında söylediği sözler ne olursa olsun, C. H. P.'yi açıktan hiç bir zaman kıracak lâf etmedi. Bu tuzakları ve tuzak arzulanan neticeyi vermediği halde girişilen gayretleri anlatmalı- yım.

Bu sayıdan diğer sayfalar: