YURTTA OLUP BİTENLER Jandarma, Ortaca da silâh araması yapıyor Asayiş ana sebebi, hiç şüphesiz, Ortaca bucağında başgösteren basit bir a- razi ihtilâfı değildir. Hattâ çatış- manın, kendini şeyhülislâm sanan AP'li Diyanet İşleri Başkanı İbra- him Elmalının, daha makama otu- rur oturmaz savurduğu "alevilik öl- müştür" hikmetiyle de başladığı söylenemez. İbrahim Elmalının so- rumsuzca söylediği bu söz, nihayet, bardağı taşıran damla olmuştur. Çatışmanın asıl sebebi, mahküm e- dilmiş bir politikanın mirasçısı AP- nin ve AP İktidarının, 1924'den itiba- ren tarihin karanlıklarına terkedil- miş bulunan alevilik - Sünnilik me- selesini oy kaygısıyla o istismarında ve dini politikaya karıştırmasında yatmaktadır. İsmet İnönün, kıs- mi senato seçimlerinde dikkatleri bu konuya ve bilhassa nurculuk tehlikesine çekmeğe çalışması, AP İktidarının bu, tamamen maksatlı tutumunun memleketi felâkete gö- türeceğini ısrarla belirtmesi sebep- siz değildir. AP'nin, önce iktidarı almak, son- ra da iktidarda kalabilmek için hal- 10 berkemal! kın dini duygularını (o alabildiğine istismar ettiği bir gerçektir. Nur- culukla yakın ilişkileri bilmen İs- tanbul İlim Yayma Derneğinin tav- siye ettiği, Atatürk düşmanı İbra- him Elmalının lâik Tevfik Gerçeke- rin yerine getirilmesi de bunun açık delilidir. İdari mekanizmama çeşit- li kısımlarına kendi adamlarını yer- leştiren AP, İktidarı, çok önem Ver- diği Diyanet İşleri teşkilâtına da el atmış ve teşkilâtı, bugünkü duru- mu yaratan kimselerle doldurmuş- tur. Meselâ Adana, Maraş, İzmir, Al- tındağ... müftüleri yerlerinden alın- mış, Diyanet İşleri Başkan Yardım- cısı Köseahmetoğlu emekliye sevke- dilmiş,Diyanet | İşlerindeki birçok olumlu memur yerlerinden edilmiş, İbrahim Eken gibi gerici bir AP'li önemli bir mevkie yerleştirilmiştir. Cumhuriyetin ilânından sonra Rı- fat Börekçi, Ahmet Hamdi Akseki, Şerafettin (o Yaltkaya ve benzerleri gibi değerli yöneticiler görmüş olan Diyanet İşleri teşkilâtı, 27 Mayıs 1960'dan sonraki, Ömer Nasuhi Bil- men, Prof. Adnan Erzi, Saadettin AKİS Evrin, Hasan Hüsnü Erdem veter- fik Gerçeker gibi gerçekten değerli yöneticilerin ( basiretlilikleri sinde lâik esaslara bağlı mezhep ve tarikat çatışmaları her türlü tahrike kapalı tutulmuştur. Hattâ, AP'nin boy hedefini teşkil eden Tevfik Gerçekerden önceki Di- yanet İşleri Reisi Hasan Hüsnü Er- demin, ilk beyanatında "alevi kar- deşlerim" diye hitap etmesi geniş a- levi kitlesi tarafından memnuniyet- le karşılanmıştır. Böyle bir geçmişe sahip Diyanet İşleri teşkilâtının ba- yınlar ve telkinler, hassas bir konu- nun birdenbire suyüzüne çıkmasına sebep olmuştur. Geri kalmış ülkeler ve din Türkiyenin, yılardanberi, ticanilik, nurculuk gibi dini - politik akım- ların faaliyet alanı haline getirilmek istendiği ve lâik Türk Devletinin dini temellere oturtulmağa çalışıl- dığı bir gerçektir. Buna son zaman- larda bir de süleymancılık akımı eklenmiştir. Bütün bu, politik yanı ağır basan akımların yabancı çıkar- ların hizmetinde olduğu, geri kal- mış ülkelerde, bilhassa (oOrtadoğu- da etkili hale getirilmeğe çalışıldı- ğı artık herkesçe bilinmektedir. Bü- tün geri kalmış, az gelişmiş ülkele- rin dini sürtüşmelerle daha çok ka- ranlığa itilmek, kendi ana sorunla- rını göremez hale getirilmek ye böy- lece sömürülmek istendiği bir va- kıadır. Geri kalmış ülkelerde dini yayınların bolluğu, bir uhrevi hava estirilmeğe çalışılması boşuna de- ğildir. Dini politikaya (o karıştıran devletlerin kolaylıkla emperyaliz- min kucağına düştükleri, U yüz- den emperyalizmin, gerici karakter- li hükümetleri desteklediği, hemen herkesin yl bir husustur. AP'li Diyanet İşleri Man ilk abızda “alevili ölmüştür" de mesi bir yandan sünnilere teceyüz. kâr tavır takınma cüreti verdiği gi- bi, öbür yandan alevilerin şiddetli tepkilerine yol açmıştır. 1924'de hi- lâfetin kaldırılmasıyla sünnilerle e- şit haklara kavuşmuş Olan aleviler, Cumhuriyetin lâik esaslarının ko- runmasındaki titizlik sayesinde, ya- lan zamana kadar, hiç değilse inanç- ları bakımından, huzur içinde yaşa- mışlardır. Ne zaman din politikaya âlet edilmeğe ve oy kaygısıyla alevi- sünni ayrımı yapılmağa başlanmış- tr, o zaman alevilerin tedirginliği 25 Haziran 1966