25 Haziran 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

25 Haziran 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

olan işareti Kullanıyorsunuz. “suaygırı" yazmak isterseniz, o işareti koyuyorsunuz, birde "aygır" mânasına gelen aynı tarz başka işareti. Oluyor: "Suaygırı" Ama, çin tesiri japoncanın iliğine işlediğinden burada başka güçlük çıkıyor. Çin- cedeki "şang" kelimesinin karşılığı olan işa- ret japoncada ue' "diye okunuyor, “karni" di- ye okunuyor, "agaru" diye okunuyor, “ageru" diye okunuyor, "noboru" diye okunuyor. Bizde de "üstünde", "üzerinde", "tepesinde" aynı mâ- naya gelmeyebilir mi? Tıpkı, eski türkçede ay- nı işaretlerin hem bir mânada, hem bir başka mânada okunabildiği gibi. Japonlar, bir çok teknik kelimeyi çinceden aldıkları için alfabe- lerini de çin alfabesi modeli üzerinde devam et- tirmeye kendilerini mecbur addediyorlar. Ger- çi, basit alfabeye dönüşün taraftarları yok de- gil, Lâtin alfabesini tavsiye edenler de var. Fa- kat şimdilik, halkının yüzde 98'i okuyup yazan Japonyada bunu çok kimse bir âcil mesele say- mıyor. Bu yüzde 98, Tokugawa devrinin bir eseri. Tokugawa devrinin başka bir eseri, öz ja- pon sanatındaki, edebiyatındaki gelişme. Kendi içine kapanık bir memleket ne yapar? Kendi imkânlarını geliştirir. e Nitekim japonlar da, fert olarak dünyaya kapılarını kapadıkları yıl- larda hep milli haslet ve marifetleri üzerinde işlemişler. Ama, bu, çok dar sahada olmamış. Meselâ samuraylar, büyük servet ölçüsünü ta- rım olarak bilmişler ve bütün Tokugawa dev- rinde onlar zenginliği pirinç kilesiyle hesapla- mışlar. Buna rağmen, asıl servetler ticaret ve sanayi yolundan toplanmış. Mitsui'ler gibi mo- dern devrelerin ekonomik imparatorluk sahip- leri o günlerden gelen ailelerdir. Bunu, samu- raylar da kabul etmişler. Bunun delili, zengin tacirlerin kızlarıyla evlenen ve maddi durumla- rını düzelten samuraylar. Ellerine geçen pi- rinç kilelerinin fazla mâna ifade etmediğini an- layan ve gören çok samuray, hayatını, sosyal pi- ramidin en alt katında bulunan tacir mirascıla- rıyla birleştirmekte mahzur görmemiş ve bir orta tabaka böyle doğmuştur. Servet, refah, rahat hayat Tokugawa Ja- ponyasında da dünyanın her tarafında doğur- duğunu doğurmakta gecikmedi. Büyük şehir- lerde eğlence yerleri gelişti. İşi başından aşkın japon erkeğinin dinlenme ihtiyacı, meşhur gey- şaların sosyal hayattaki yerlerini almalarının başlıca sebebidir. Fakat bu geyşalık öylesine merak edilen ve bilinmeyen bir müessesedir ki onu bir baş- ka kısımda ve daha uzun anlatmak lâzımdır. Bilinmesi gereken şudur ki 264 yıllık devamlı barış Japonyada bir milli birlik, bir müstakar idare, bir japon medeniyeti ve çok MÜ€ssese, bir de okuyup yazması olan bir toplum yaratmış- tır ve Meiji devrine geçildiğinde reformcular aydınlara muhtaç olunca bunları bulmakta faz- la bir güçlük çekmemişlerdir. Barış, barış, barış.. Dünyanın en büyük ni- metinin bu olduğunu anlamak için bir Japonya seyahati hiç de aşırı külfet değildir. GO Nİ İTTE WA GO Nİ ŞİTAGAE Komodor Perry'nin "kara gemiler"i geldiğin- de japonlar modem bir millet olmuşlardı, fakat bundan haberdar değillerdi. Bir hamle- nin bütün imkânlarını ellerinde tutuyorlardı, fakat bunun tekniğini bilmiyorlardı. Bunların yanında, başkalarının sahip bulunmadıkları 14 Bir köye gittin mi, o köyün halkı ne yapıyorsa sen de onu yap (Japon Atasözü) manevi hasletlere sahip olmuşlardı. Ne gibi mi? Japonyada hala çok edebiyat ve sanat ese- rinin konusunu teşkil eden "47 Ronin'in hikâ- yesini burada anlatmak lâzımdır. Bu, 1701 ile 1703 arasında cereyan etmiş bir gerçek hadi-

Bu sayıdan diğer sayfalar: