25 Haziran 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

25 Haziran 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

asıl görevleri Tokugawa'lara karşı bir hareke- tin bulunup bulunmadığını izlemekti. Bu gizli polis Japonyada devletin çarkları arasına öy- lesine girdi ki iki Dünya Harbi arasında ve hatta hala son derece faal bir rol oynadığını söylemek hata değildir. Bugün Japonyada çok yabancının iddiası, gizli polisin kendilerini de- vamlı tarassut altında tuttuğudur. Her halde, jayonların Japonyada olup bitenlerden iyi ha- berdar bulunduklarından hiç şüphe etmemek lâzımdır ve Amerikanın meşhur C.I.A.' yi eğer kendini bir "boş saha "da sanıyorsa yanılmak- tadır. Tokugawa'lar sosyal istikrar için japonla- rı dört sınıfa ayırdılar. Piramidin üstünde, ay- nı zamanda bir silâhşör de olan idareci zümre vardı. Onu köylü, daha sonra zenaatkâr takip ediyordu. En alt tabaka tüccardı. Fakat bu, tüccar sınıfını en zengin sınıf haline gelmekten alakoymadı. Daha sonraları bütün japon eko- nomisini elinde tutacak korkunç büyüklükteki tröstlerin yaratıcıları, Zaibatsular bu sınıftan çıktılar. Samuray, işte bu piramidin tepesinde - ki silâhşör idareciye verilen isimdir. Bir nevi, derebeyi. Bunların işaretleri ise, iki tarafların- da taşıdıkları biri uzun, diğeri kısa iki kılıçtır. Bu kılıçlar, ancak Meiji devrinde yasaklanacak - tır. Tokugawa'lar memleketin içine bu manza- rayı verdikten sonra dış münasebetlere döndü- ler ve o sahada da aynı basit, fakat drastik ted- birleri aldılar. Japonyanın kapılarını, bir keli- meyle, kapadılar. Tokugawa'lar devri, avrupalıların Uzak Doğuya el attıkları devirdir. Bunların iki âleti vardı: Misyonerler ve tacirler. Tokugawa'lar her iki sınıfın da gerçek niyetlerini anlamakta zorluk çekmediler ve bunların Japonyaya gir- melerini yasakladılar. Bugün Japonyada üç din var: Şintoizm, Budizm ve Hristiyanlık. Şinto dininin mensup- larının adedi 85 milyon civarında. Budistler, a- şağı yukarı 75 milyon kadar. Hristiyanlar ise | milyondan belki pek az aşağı. Hayır, hayır.. Bu rakkamlarda bir yanlış- lık yoktur. Japonyanın nüfusu yüz milyonun biraz altındadır ama din tasnifinde toplamın bütün nüfusun üstünde olmasının sebebi mil- yonlarca japonun kendilerini hem Şinto, hem Budizm dinlerine mensup saymalarıdır. Kesin ayırım, Il milyonluk hristiyanlardır. Hristiyanlığı oJaponyaya papaz, Aziz Francis Xavier getirmiş. Sene, 1550. Hristiyanlık çabuk ilerlemiş. Bir çok nü- fuzlu aile yeni dini benimsemişler. o Şogunlar 12 meşhur cezvit önce buna pek aldırmamışlar. Fakat sonradan, bakmışlar ki bu hristiyanlar sadece kendileri- ne değil, uzak bir diyardaki, adına Papa deni- len bir başkasına da bağlılar. Mideleri bulan- mış. Arkadan, çok Uzak Doğu memleketinde misyoner papazların bir nevi askeri öncü rolü oynadığını görmüşler. Bunun üzerine sert ve kanlı tedbirler almakta gecikmemişler ve yeni dini yasak etmişler. o Dinlemeyenleri kesmekte de fazla bir tereddüt göstermemişler. Japonya- da çok hristiyan kanı akmıştır ve bu, Onyedin- ci Yüzyılın ortasında tam bir katliâm halini al- mıştır. Japonyanın en dip ucu Nagasakideki hristiyanlar kendilerine karşı girişilen ekono- mik ve sosyal tedbirlere baş kaldırınca Şogun bunların üzerine asker göndermiş. Hristiyan- lar eski bir kaleye kapanmışlar ve üç ay ken- dilerini savunmuşlar. Sonda, Şogun ordusu ka- leyi zaptedince kırkbin kadar hristiyanın hep- sini askerler kesmişler. Bu, uzun bir devre için Japonyada hristiyanlığın sonu olmuş. Şogun, aynı muameleyi avrupalı tacirlere de yapmakta gecikmemiştir. Şogunlar bunlarla ticaretin kârlı bir iş olduğunu görmemiş değil- lerdir. Ama, kurmak istedikleri sistem bakı- mından tehlikeli olduklarını anlayınca ayakla- rını Japonyadan kesmeyi tercih etmişlerdir. Yabancılara memleketin kapılarını kapa- yan Tokugawa'lar japonların da dışarıyla te- maslarını menettiler. Onyedinci Yüzyılın orta- sında ilan edilen bir kararnameyle her hangi bir japonun Japonya dışına çıkması yasaklan- dı. Dışarda bulunan bir japon da artık memle- ketine dönemeyecekti. Şogunlar bir kaç yıl son- ra bir yasak daha koydular: Denizaşırı sefer yapabilecek gemi inşa edilmeyecekti. Gemiler ancak japon kıyılarında dolaşmak için olacak- tı. Eğer dışarıyla bir münasebet gerekirse, onu şu veya bu japon değil, doğrudan doğruya Şo- gunluk yapacaktı. Hani bizde, tek parti devrinde C.H.P. ileri geleni komünistlere kızmış: "— Komünistmişler!. Size ne oluyor? Ko- münistlik gerekirse, onu da biz yaparız.." Gerçekten de Şogunlar, bir tek açık kapıyı, Nagasakiyi bırakmakta tereddüt etmediler. O- rada, bir adada yaşamaya icbar edilen Hollan- dalı tacirler Japonyanın dış dünyayla bir tica- ret gütmesini hemen sonuna kadar sağladılar. Hayatları zordu ama, paranın yüzü de tatlıydı. Şogunların tedbirleri, görülüyor ki yumu- şak değildir. Ama bu tedbirlerin, 264 barış yılı içinde Japonyanın iç istikrarını sağlamadığını hiç kimse iddia edemez.

Bu sayıdan diğer sayfalar: