25 Haziran 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

25 Haziran 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

V UŞİ OUMA Nİ NORİKAERU Eğer "Dünyanın en kahraman çocukları nere- de yaşıyorlar?" diye bir soru bana sorula- cak olsa, benim buna vereceğim cevap "Tokyo- daki Nagataço İlkokunda"dır. Bu, benim Japon- yada gezdiğim okulun adıdır. Çocukların kah- ramanlık sebebine gelince, bunlar japonca yaz- masını öğreniyorlar! Japonca konuşmak bir âlem. Düşününüz, bunu usulü dairesinde yazmayı.. Her dil, eğer bunu size öğreten ananız de- ğilse zordur. Ama siz bir japon çocuğu da ol- sanız ve japoncayı size ananız bile öğretse güç- lük çekmeniz mukadder. Japonyada benim a- dım Metin-san'dı. Bu, Metin bey demek. Bazen de, benim "Adım Metin beydir" demem gereki- yordu. O zaman, şu küçük ve pek basit cümleyi söylemek lâzımdır: o wah- TAH-ku-şi no nah - MAH - eh wah Metin - san deh - su. Ne kolay, değil mi? Bir mehtap altında sevgilinizin beline sa- rılsanız ve ona aşkınızı söylemeniz gerekse "Seni seviyorum" diyebilmek için "Watakusih wa Anataga Sukidesu" demeniz lâzım. "Ben!" Bir basit kelime, değil mi? Bunun japonyada, bir gün bizim tesbit edebildiğimiz tam 93 şekil deyişi var. Herkes "ben'i kendi du- rumuna göre söylüyor. Oğlan çocukların ' ben" i "bo-ku" dur. Bir budist rahip iseniz "gu-so" de- meniz lâzımdır. Samurayın "ben"i başkadır: "ses-şa". Prensesler kendilerinden ancak "wa- ra-wa" diye bahsedebilirler. o Yaşlıca adamla- rın "ben"i wa-çi"dir. Küçük kızlar "ben" için "a-ta-çi" derler. Afi kesen gençler "o-re"yi kul- lanırlar. Genç kızların,"ben"i "wa-ta-ku-çi"dir. Kyoto'nun öğrenci geyşaları, mayko-san'lar için "ben" "U-çi"dir. Bunların adedini yüze çı- karmak işten değildir. Bir de, bunların yazılmasını düşününüz.. Buna rağmen Japonyada okuyup yazma bilenlerin nisbeti yüzde yüzün biraz altında, her halde yüzde 98'in üstündedir. Yazma.. Ko- nuşma, değil. Bu sefer de, eski D.P. ileri gele- ninin hikâyesini söyleyeyim. Menderes adamı, bir parlâmento heyetine sokup İngiltereye göndermiş. Adam, hayretler At sırtında gitmek boğa sırtında gitmekten evlâdır (Japon o Atasözü) içinde Türkiyeye dönmüş. hayranlıkla anlatıyormuş: e memleket, birader, ne memleket! Sokakta bacak kadar çocuklara e Bir ingilizce konuşuyor, bir ingilize Japon, doğrusu istenilirse yabancı dilleri pek konuşamıyor ama, "ben"in yüz şekilde söylendiği japoncayı sadece okonuşmakla ye- tinmiyor, onu bir de okuyor, yazıyor. Yüzde 98 okuyup yazmanın başlangıcı, Tokugawa Şo- gunlarının zamanı.. 264 yıllık devamlı barış devri Japonyaya sadece, bir dikta idaresi altında siyasi ve sos- yal istikrar getirmiş değildir. Bu devrenin Ja- ponyaya başka bir hediyesi görülmemiş bir re- fah, başka bir hediyesi sınaı mallardaki artış, başka bir hediyesi ticaretteki gelişme, ama belki bunların hepsinin üstünde, okuyup yaz- madaki hamledir. Bugün Japonyada dokuz senelik bir tahsil mecburi. Bunun altı yılı ilkokul, üç yılı ortao- kul. Evvelden sadece ilkokul omecburiymiş. Herkes ilkokul mezunu olunca, mecburi tahsi- le ortaokulu da dahil etmişler. Şimdilik lise ve üniversite tahsili arzuya bağlı. Her önüne gelene, Japonca, kelimelerin telâffuzu göz önün- de tutulmak suretiyle, normal bir alfabeyle pek âlâ yazılabilecek nitelikte. Nitekim okuyup yazmayı ilk öğrenenler 48 harflik bir alfabeyi ezberliyorlar. Bizim, eski harflerdeki "Enver Paşa Alfabesi" gibi bir şey. Ama, şöyle doğru dürüst japonca okumak için lüzumlu alfabede 881 harf var. Yahut, hece. Yok, ciddi japonca yazmak istiyorsanız tam 1700 şekli ezber bil- meniz lâzımdır. Bu, çin tesirinin bir neticesi. Zira, 1700 şekil, hep çin karakteri. Çin alfabesinin kalabalıklığı, bunun harf değil, hece esasına dayanmasının neticesi. Çok çin kelimesi tek heceli olduğundan, bu, biraz da tabii. Ama, bizim harf esasına dayanan al- fabemizle bunu hiç kıyaslamamak lâzım. Çin alfabesinde her şekil bir sese tekabül ediyor ve bizim iki harfimizle ifade edilen bu ses çok zaman bir de kelimeyi şekillendiriyor. Meselâ çincede "su" kelimesinin karşılığı 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: