25 Haziran 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

25 Haziran 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER getiren sebep bundan yıllarca önce- ye dayanmaktadır. Fevziye, Ortaca- nın güneybatısında, balkının tama- mı alevi olan bir köydür. 195? yılın- da, köyün Savsu denilen bölgesine NazmiYavuz adında bir sünni va- tandaş gelip yerleşmiştir. Savsunun ir kısmı bataklıktır. Yavuzun a- macı, bataklığı kurutup tarla hali- ne getirmek, sonra da burada tarım yapmaktır. Yavuz, bir yandan ba- taklık üzerinde çalışmalarına de- vam ederken, bir yandan da Sıtma Savaşla ilgili bir kanundan fayda- lanarak, araziyi, on yıl içinde kuru- tup ıslâh etmek taahhüdüyle hazi- hatsız etmeğe başlamış, çeşitli en- gellemeler ve tehditlerle Nazmi Ya- vuzu yıldırıp, topraklarından uzak- laştırmağa (o çalışmışlardır. Bu du- rum, bilhassa Ortacadaki alevilere karşı sünnilerin hoşnutsuzluğunu yavaş yavaş su yüzüne çıkarmıştır. Aslında bu hoşnutsuzluk, alevilerin Ortacadaki ekonomik güçlerinden ve AP'lilerin alevileri hor görmele- rinden ileri gelmektedir. Meselâ Or- tacanın ticaret yolları alevilerin e- linde bulunmaktadır. Dükkân ve mağazaların sahipleri alevilerdir. Ayrıca aleviler, çoğunlukla CHP'yi desteklemektedirler. Çiftçi Nazmi Yavuz olayı anlatıyor Çin işi japon işi, bunu yapan bir kişi. neden devralmıştır. Anlaşmaya gö- re, 1967'de arazinin yüzde 61'i Naz- -- Yavuzun, yüzde 39'u da hazine- nin olacaktır. Aradan yıllar geçmiş, 550 dönüm- lük bataklık yavaş yavaş tarla hali- ne gelmeğe başlamıştır. Artık Yavu- zun keyfine diyecek yoktur. Batak- lığı tamamen kuruttuktan sonra ta- pusunu alacağı arazi üzerinde ekip biçeceklerini oplanlamakla meşgul- dür. Fakat, Yavuzun bu keyfi faz- laca sürmemiştir. Yıl 1964'dür. Köy- lerinden olmayan bir çiftçinin ken- di köylerinin toprağına sahip çık- ması, kıt topraklı Fevziyelileri ra- 6 Çatışma başlıyor Tarafların a açıkça cep- e alm aşladıkları bir sıra- da ilk iy V.. köyünde pat- lak verdi. Günlerden 2 Hazirandı. Köylüler, Nazmi Yavuzu traktörü başında yakaladılar ve dövdüler, to- humluğunu dağıttılar, bazı tarım â- letlerini de Dalaman çayına attılar. Olay, tepkisini göstermekte gecik- medi. Ertesi gün Cuma, Nazmi Ya- vuzun işçileri, bir köşede yakaladık- ları alevi bir köylüyü iyice dövdü- ler. Aleviler buna, Cumartesi günü, isçilerini sıkıştırmakla karşılık verdiler. o Yavuzun işçileri- AKİS nin dövülmesi bütün Ortacada du- yuldu, hattâ civardaki sünni Kızıl- yurt, Akıncı, Güvez, Karadonlar, Gergenli köylerine de haber verildi. Kısmi senato seçimlerinin yapıldığı 5 Haziran Pazar günü, civar köyler- den gelen Sünniler Ortacada toplan- dılar: Fevziyeli aleviler nasıl olurdu da sünni Nazmi Yavuzu ve onun iş- çilerini döverlerdi? Ortaca ve Fevzi- yedeki alevilerin artık ağızlarının payı verilmeliydi. Hem, ,Diyanet İş- leri Başkanı Elmalı da "alevilik öl- müştür" dememiş miydi.. Sünniler, seçim bittikten sonra, köylerinden yanlarında getirdikleri silâhlarını hazırlayıp obeklemeğe başladılar: Gece, Yıldız Sinemasına baskın yapılacak ve aleviler teker teker yakalanarak dersleri o verile- cekti. Saat 21'de sinemaya baskın ya- pıldı. Sinemanın kapıları kontrol altına alındı ve sıkısıkıya kapatıldı. Fakat, hava biraz serin olduğun- dan, sinemada pek fazla kimse yok- tu. Bucak Müdürü Kâmil Korkmaz ve eşi, Zabıta Müdürü, sinema sahi- bi ve Belediye Başkanının oğlu göze çarpanlar arasındaydı| ar. Bundan başka, beş-on kadar da sade vatan- daş vardı. Çok sayıda silâhlı şahsın sine- mayı basması önce büyük bir şaş- kınlık yarattı. Silâhlı şahıslar, sağa sola tehditler savuruyor, "dinsizler ortaya - çıksınlar" diye bağırıyorlar dı. Bu sırada, eli tüfekli bir sünni detaya atıldı ve şöyle bağırdı: — Bu gece sinema oynamaya- cak!" orkmaz buna itiraz etmek istedi; fakat başına ye- diği kalın bir odunla yere yığılıver- di. Bayılmıştı. Sinema makinesi tahrip edildi, sandalyalar kırıldı, sağa-sola ve havaya ateş edildi. Bu sırada kör bir kurşun, onyedi yaş- larındaki Halil Sarı adında sünni bir gence isabet etti. San, derhal Muğla Hastahanesine götürüldüyse de ancak bir hafta yaşayabildi. Silâhlı şahıslar, baskından sonra bucağa yayıldılar. Bir grup, alevi- lere ait bir lokantaya girdi. İçerde 4-5 kişi yemek yiyordu. Grupun e- lebaşısı silâhını doğrultarak: "— Aranızda tahtacı var mı?" diye bağırdı. -O bölgede alevilere "tahtacı" denir. Yemeğini yemekte olan Ahmet Bayatoğlu adındaki bir alevi köylü ayağa kalktı: 25 Haziran 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: