AKİS sa buna şaşmamak gerekir" dedi. Bu arada, "Orduyu ve subayları hedef tutan davranışlarda bulunan- ların ateşle oynamakta olduklarını" da belirtti. Açıklansın, hesaplaşalım.. pesin toplantısında (oYassıadadaki tutuklulara işkence yapıldığı id- diaları karşısında “Te Kanu- nu'nu düşünerek şimdiye kadar sustuklarım belirten o Erkanlı, bu kanunun AP'liler ve bunların ya- yın organları tarafından açıkça çiğ- nendiğini, bugün Parlâmentoda ço- gunluğu elinde bulunduran AP'nin u kanunu kaldırıp karşı taraftaki- lere de konuşma kı tanıması gerektiğini ve gerçeklerin ancak' bundan sonra ortaya çıkabileceğini söyledi. Sonra işkence iddialarını cevaplandırdı. Erkanlı İhtilâlin akabinde bir ta- kım kimselerin sert, kötü muamele gördüklerini inkâra kalkışmadı. Ya- zılanlar hangi günlerin hikayesiydi? Hep 27 Mayısın, 28 Mayısın, haydi bilemedin ilk Haziran günlerinin... Dolu bir milletin infial içinde oldu- Su günlerdi bunlar. Orhan Erkanlı- ağır ağır şunları söyledi: — 27 Mayısta sanıklar, halk v Ordu üzerinde uyandırdıkları nek retle mütenasip bir tepki görmüş- lerdir. Hiç kimseye bu konuda bir tek emir ve talimat verilmemiştir. Her 27 Mayıs görevlisi o andaki takdirinin Ölçüleri içinde, 10 yıllık bir birikmenin sevki ile hareket et- miştir. Harp Okulunun ve Yassıa- danın, Balmumcu Garnizonunun bi- rer dinlenme kampı ve 27 Mayısın da bir turistik gezinin ilk günü ol- madığı bilinmelidir. . Bugün dahi, 27 Mayıs günü başsuçluların imha edilmeyişi (oObüyük bir çoğunluğun tenkid konusudur. Ne bekliyorlar- dı? Kendilerine madalya mı vere- cekti Kaldı ki, binlerce sanıktan yal- nız 5060 tanesi ağır muameleye mâruz kalmışlar, diğerlerinin kılı- na bile dokunulmamıştır. Bu far- kın nereden doğduğunu herkes ken- di mazisinde aramalıdır. Özel sor- guya tâbi tutulanların sayısı 60'dan ibarettir. Bunların çoğu, kirli suç- lardan sanık olan ve suçlulukları o- laylarla osabit bulunan kişilerdir. Sorgulama ekipleri emniyet ve milli emniyet uzmanlarından kurulmuş olup, muhafaza görevleri dışında subaylara katiyen görev verilme- 11 Şubat 1967 YURTTA OLUP BİTENLER Yassıada Yeni istismar konusu Erkanlı basın toplantısında, Yas- sıadada, koğuşlara gizlenmiş mikro- fonlardan doldurulmuş teyp bant- larının da açıklanmasını istedi. Bu bantların halen Genel Kurmay Baş- kanlığı kasalarında bulunduğunu söyleyen (Erkanlı, "bu bantlar ya- yınlandığı takdirde gerçeklerin ke- sin olarak aydınlanacağını ve bazı tutukluların özel konuşmaları sıra- sında yaptıkları ifşaatların ve bir- birlerine, bilhassa Menderese ettik- leri küfürlerin, tüyler ürpertici oldu gunu" ifade etti — Bu vesikalar açıklandıktan sonra türk milleti, memleketi 27 Mayısa götürenlerin 'çirkin subay- lar' değil 'çirkin politikacılar, oldu- gunu görecektir" diye konuşmasına devam eden Erkanlı, bu konuda Cumhurbaşkanı Sunay ve Genel Kurmay Başkanı Turalın da yar- dımcı olmalarını istedi. Bu işkence- lerin yapıldığı NE edilen günlerde Turalın İstanbul. Sıkı Yönetim Ko- mutanı olduğunu belirten Erkanlı, bu yüzden bantların açıklanması- nın Tural için "zaruret olduğunu" ilâve etti. Ateşle oynayanlar Esi MBK Genel Sekreteri ve ih- tilâl idaresinin en aktif eleman- larından Orhan Erkanlıyı bu basın toplantısıyla yeni açıklamalar yap- maya iten başlıca sebep, AP Adana Milletvekili Turhan Dilligilin sahibi bulunduğu gazetede bizzat Dilligil tarafından kaleme alınan bir seri yazı olmuştur. Aynı gazetede ya- yınlanan önceki yazılarında da Or- u mensupları için * "Çirkin Subay" "Allahsız Gardiyan", "İşkence âlet- leri", "Moskofları aratan adamlar", "Çeteciler' gibi sıfatlar kullanan Di ligil, son olarak yayınladığı ve daha önce duvar af işleriyle günlerce rek- lâmını yaptırdığı "Yasak (O Bölge- Yassıada" başlıklı yazılarda, su- baylar için aynı sıfatları kullanma- ya devam ediyor ve subayları, bu- radaki tutuklulara insanlık dışı iş- kenceler yapmakla suçluyordu. Ger- çi bu defaki ithamlar, o Dilligilin "gadre uğramış kahramanları" DE fından yapılıyordu ama, yazıyı ligil kaleme aldığına ve bunları e hibi olduğu gazetede yayınladığına göre, aralarında bir fikir ayrılığı yok demekti. Aslına bakılırsa, bütün "gözyaşı tacirliği'ne rağmen Turhan Dilligi- lin bu yazılardaki samimiyetine niç kimse ve hattâ, "gadre uğramış kahramanlar"ı bile oinanmıyordu. Zira, aynı Dilligil, hemen 27 Mayıs- tan sonra -2-17 Ocak 1961- Akşam Gazetesinde yayınlanan "İhtilâli 'Sa- nık Olarak Yaşayan Adam" başlıklı hâtıralarında, bugün yazmış olduk- larına tamamiyle zıt şeyler söyle- mişti. Meselâ bunlardan birinde 27 Mayıs sabahı gördüklerini, bir "sa- adet kucaklaşması" şeklinde tanım- lıyordu. Ertesi günkü yazısında ise, bugün halka bir "peygamber" gibi sunmaya çalıştığı Adnan Menderes hakkında şu sözleri kullanıyordu: "Eskişehirde Menderes böyle söyle- 13