11 Şubat 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

11 Şubat 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğı bulunan kimseler, Yassıada avukatları var- dı. Bunlar, belki de tecrübesizliklerinden ve id- diasızlıklarından, yahut Genel Başkanın karak- teri icabı, teşkilâtı teşkil eden eski D.P. mili- tanlarının daha fazla tesiri altında kaldılar ve onların arzuladığı istikamette bir hüviyeti par- tiye verdiler. Y.1.P. hep, yukardan idare edilen bir parti olarak kalmışken -en başta, bir bakı- ma Cemal Gürselin kendili vardı- A.P. daha de- mokratik bir manzara gösterdi ve belki de li- der takımının her meselede, hele meselelerin ilk çıkışında duruma hâkim olamayışı zaman Z7a- man A.p.'lilerin başına dertler açtı. O günler, İhtilâlin üzerinden dokuz, on ay- lık bir zaman geçmişti ve hem askeri idare ar- tık eskisi kadar sempatik, hattâ kuvvetli değil- di, hem de ilk şaşkınlık kaybolmuş, D.P. mili- tanlarının yüreğine bir cesaret gelmişti. "Kuy- ruklar" lâfi Türkiyede en çok 1961 İlkbaharın- da söylenmiştir. Patenti, garip tesadüf, Adnan Menderesin olan bu lâf »Menderes, Hürriyetçi - leri D.P.'den attığı Büyük Kongrede bunların başlarından partinin kurtarıldığını, fakat kuy- ruklarının içerde kaldığını söylemişti (*) - res- mi edebiyata bile geçti ve resmi ağızlar tarafın- dan kullanıldı. Gürsel kuyrukları mahvedece- &i tehdidini savuruyor, kuyrukların kıpırdanı- şı dikkatle ve belki de biraz fazla endişeyle, mübalâğalı bir endişeyle takip ediliyordu. D.P.'nin en ziyade hacı, hoca takımından teşekkül eden bu zümrenin en gösterişli kıpır- danışı Yassıadada ifade verirken bir kalp kri- zinden ölen Dr. Lütfi Kırdarın cenazesi törenin- de oldu. İstanbul Valisi Refik Tulga, Ankaray- la temas ettikten sonra böyle bir törene izin vermişti. Kırdarın ailesi de, buna mukabil, ce- nazenin bir politik gösteri haline getirilmesine mani olacağı taahhüdünde bulunmuştu. oFa- kat cemaatini Yassıadadakilerden eşlerinin, yakınlarının teşkil ettiği cenaze az zamanda Kirdar ailesinin de, Emniyet Kuwvetlerinin de kontrolünden çıktı ve çember sakallılar tabutu alarak kaçırdılar, âlâyıvâlayla yürüdüler, tek- birler getirdiler, hâdiseyi bir güzel istismar et- tiler. Eğer ölçü daha taşmamış ve daha tadsız vakalar olmamışsa bunu, Tulganın basiretti ve serinkanlı tutumu Sağladı. Ancak Ankara hop oturdu, hop kalktı. E- linde silâh tutan bir iktidarın hop oturup hop kalkmasının ne demek olduğunu İsmet Paşa bildiği için bir sert çıkıştan oendişeleniyordu. H.P.'liler derhal Komite üyelerinden arkadaş olduklarını teskin kampanyasına giriştiler, Fa- kat artık iş Komitede bitmiyor, kendi kendisi- ne örgütlenmekte olan Ordu da şiddetli tepki (*) Bk. "İsmet Paşayla 10 Yıl", cilt I — Akis Yayınları göstermeye başlıyordu. "İnkılâp Mahkemeleri" fikri bu ortam içinde daha da gelişti, "İnkılâp Savcıları" faaliyete geçecekler, İhtilâle karşı hareketlerin hesabı "İnkılâp Mahkemeleri"nde görülecekti, Bu, İsmet Paşanın endişelerini fazlalaştırdı. Bir akşam, Ayten Sokaktaki evde yalnız- dık, Yassıada duruşmalarını bırakmış, Anka- raya gelmiştim, İsmet Paşa duruşmaların na- sıl gittiğini sordu, "Çok yavaş" cevabını ver- dim. Bunu o da farkediyor, konunun dağılma- sını doğru bulmuyordu. Fakat karışmak da is- temiyordu, Arzusu, duruşma ve ceza faslının bir Parti İdaresi değil bir Inkılâp İdaresi dev- rinde tamamlanmasıydı. Onun için sonu bekle- yecekti. Ama geçen her gün artık bir yeni ihti- lâtı beraberinde getiriyor, Ismet Paşa gene kol- larını sıvamak zorunda kalıyordu, O akşam, "İnkılâp Mahkemeleri" fikrinin tehlikelerinden bahsetti, "— Biz bunu denedik. Biz İstiklâl Mahke- meleri kurduk, bir çok kimseyi idam sehpası- na gönderdik. Fakat sonra yıllarca, çok par- tili Bir demokratik rejime geçemedik" dedi. Tabii, demokratik rejime geçişteki gecik- me sebebi sadece İstiklâl Mahkemeleri değil- di, Ama İstiklâl Savaşından bir süre sonra kı- pırdanışların, böyle kanla bastırılmasına Zaru- ret hasıl olması -o zaman da “Padişah Kuyruk- ları" cüret kazanmışlardı- rejime başka bir hüviyet vermişti. "İnkılâp Mahkemeleri" de böyle bir handikap teşkil edecekti. Üstelik İs- met Paşa ne kıpırdanışlara bazı kimselerin ver- diği önemi veriyor, ne de bunların hakkından gelebilmek için özel mahkemeler kurulmasına lüzum görüyordu. Bunu, Cemal Gürsele özel bir En sırasında söylemek, anlatmak istiyor- u. İki lider İsmet Paşanın yazın Floryaya yaptığı iade-i ziyaretten bu yana bir daha kar- şılıklı görüşmemişler, temasları hep vasıtalı ol- muştu. Sonra, ikisi de ağır bir hastalık geçir- mişler, birbirleriyle ilgilenmişlerdi, — Bir geçmiş olsun ziyareti normal ol- maz mı, Paşam?" dedi İsmet Paşa bunu doğru buldu. "İnkılâp Mahkemeleri" konusunda bir görüşmenin du- yulması türlü tefsirlere yol açacaktı. Halbuki hastalık geçirmiş bir İsmet Paşanın hastalık geçirmiş bir Cemal Pa aşayı Ziyafetinden daha tabii ne düşünülebilirdi? 17 Şubat Cuma günü yapılan "Çankaya Ziyareti" bu şekilde hazır- landı. Gerçi o tarihte henüz Kırdarın Cenaze- si Hadisesi" patlak vermemişti -iki gün sonra patlak verdi- ama Ankarada İhtilâle karşı bir komplonun tertipçileri diye adamlar yakalanıp mahkemeye verilmişlerdi ve eski D.P. militan- 143

Bu sayıdan diğer sayfalar: