11 Şubat 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

11 Şubat 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

partisi" lâfına kızıyorlardı-, hem de Alicanın partisinin gelişmesini ne kadar dikkatle takip ettiklerini... C.H.P.'lilerin inancına göre A.P.'ye, zaten C.H.P. için hiç bir şans bulunmayan oylar gidecek, bu parti Alicanla Bölükbaşının müşte- rilerini çekip alacaktı. İsmet Paşanın Çankayada Devlet Başka- nıyla konuşması, Şubat sonlarında ve Mart içinde ortaya bir lâf çıkardı: Seçimler erkene alınacaktı! Seçim için 1961 Sonbaharı düşünül- müştü ya.. O, 196İ İlkbaharı olacaktı. Hattâ akıllarda bir de tarih belirdi: 27 Mayıs. Bunu bazı hadiseler de teyit eder göründü. Seçimlerin daha erken yapılmaması ve as- keri idarenin birbuçuk yıl sürmesi başlıca iki sebebe dayandırılmıştır: I — Bir Anayasanın hasırlanıp millet ta- rafından, bir Seçim Kanununun Meclis tarafın- dan kabul edilmesi, 2 — Yassıada Duruşmalarının tamamlanıp o faslın kapatılması. Bunların, bazısı talihsizliğe, bazısı özel maksada dayanan tesirlerin neticesi olarak u- zaması ne, ilk gün vaad edildiği gibi üç ay içinde, hattâ ne de,zaman zaman söylenmesine rağmen bir öteki 37 Mayısta memleketin seçi- me götürülmesine imkân verdi. Şubat ve Mayıs aylarında "erken seçim" sözünün tekrar dolaş- ması, bu iki meselenin biran önce tamamlan- ması çalışmalarının hızlandırılması teşebbüsü- nü bizzat Cemal Gürselin yapması neticesi ol- du. Cemal Gürsel bir gün Çankayada, -21 Mart- tı- Yassıada Mahkemesinin Başkanı Salim Ba- şolla Başsavcısı Altay Egeseli gösterişli bir tarzda kabul etti. Devlet Başkanının öğrenmek istediği husus, duruşmaların nasıl en çabuk tarzda bitrilebileceğiydi. Ne M.B.K. ve ne onun Başkanı, ne bir diğer kuvvet Yassıada yargıç- larının vicdanlarına tesir etmiştir; Zaten Başol ve onun yargıç arkadaşları bir baskıyı kabul edebilecek tıynette kimseler değildi. Bu bakım- dan Yassıadada verilen kararlar tam bir ser- bestlik ve vicdan huzuru içinde verilmiştir". Ger- gi o ilkbahar, BaşollaFgeselin Ankaraya getir- tilip Gürselle görüşmeleri ,artık eski D. P.'liler tarafından işletilen Kulak Gazetesinde "türlü - çeşitli" tefsirlere yol açmadı değil ama Çanka- yada hükümlerle ilgili tek bir kelimenin konu- şulmadığı bilinmektedir. Başol Gürsele, dava- arın uzama sebeplerini anlattı. Bir dosyanın davası fazla uzamıyordu. Ama dosyalar o ka- dar çoktu ki ve bunlarin bazılarında dinlenme- si gereken tanık adedi öylesine fazlaydı ki işin bir türlü üstesinden gelinemiyordu. Düşünmek lâzımdır ki "esas dava" mesabesindeki "Ana- yasanın İhlâli Davası"nın dosyasını mahkeme henüz ele bile alamamıştı. Çankaya konuşma- 146 sında buna çare olarak öteki dosyaların bırakıl- ması, daha doğrusu yeni dosya açılmayıp eski- lerin süratle tamamlanması ve "Anayasanın İhlâli Davası'na geçilmesi kararlaştırıldı. Ba- zı davalar bu esas davayla birleştirilebilirdi, bazıları ise normal mahkemelere verilebilirdi. a ve Egesel bu talimatla İstantbula döndü- er, Anayasanın hazırlanması ise bir başka âlemdi, fakat boğma kaybedilmiş uzun yaz ay- larından sonra, Kurucu Meclisle birlikte bu ça- lışmalar hem ciddiyet kazanmış, landırılmıştı. Meclisin Anayasa Komisyonu En- ver 35iya Karalın başkanlığında, meşhur ilim Heyetinin nihayet doğurabilmiş olduğu tasarı- yı esas alarak çalışıyor, çok maddeyi tâdil edi- yor, metine daha parlamenter bir ruh veriyor, bu arada yeni devleti "sosyal bir devlet" nite- liğinde kuruyordu. Bu komisyonda Emin Pak- sütün İkinci Başkan ve Coşkun Kırcanın Sözcü oldukları sonradan hatırlandığında ve toplum- cu ruhu Anayasaya onların bilhassa ısrarla soktukları düşünüldüğünde dudaklar tebessüm- le gerilmekten geri kalmayacaktır. Onar Komis- yonunun Anayasaya soktuğu ve korporatif ruh taşıyan, siyasi parti ha kendisini hissettirdiği maddeler kaldırıldı, batılı mâna- daki demokratik anlayış tasarıya hâkim oldu, bu tasarı Martın ortasında, bir törenle Kuru- cu Meclis Başkanı Kâzım Orbaya verildi. Or- bay, tasarının umumi heyetteki görüşülmesini de 30 Martta başlattı. Bu hazırlıklar, seçimle- rin mümkün nisbetinde geç yapılmasını İsteyen ve partisinin gelişmesinden ümitli olan Ekrem Alicanın kulağına kar suyu kaçırttı. hem de hiz- Bir akşam İsmet Paşa, konuşurken: " —Bölükbaşıya dikkat ediyor musun?" diye sordu. Bölükbaşıdaki değişiklik benim de gözüm- den kaçmamıştı. Bölükbaşı, C.H.P. ile C.K.M.P. karşıkarşıyayken ve C.H.P. itibârının zirvesin- deyken bir "erken seçim'in başlıca aleyhtarıy- dı. Fakat yeni partiler kurulup da bunlar faa- liyete geçince ve ilk ümit ettiği gibi Demokrat oylar kendisine gelecek yerde daha çok A.P. ile Y.T.P. arasında bölünmeye, o taraflara kay- maya başlayınca C.K.M.P. Genel Başkanı erken seçimin faziletlerini terennüme başlamıştı. Bu- na mukabil Ekrem Alican böyle bir ihtimali m kaldırmak için elinden geleni yapıyor- Y.T.P. Genel Başkanı o günler İstanbula gitti. Alican, İstanbulda umumiyetle Pera Pa- İasta kalır. Gene orada kaldı, orada bir de ba- sın toplantısı tertipledi. İstanbul Ziyareti gaze- tecilerle değil, iş adamlarıyla görüşmek içindi. Alican seçim demenin para demek olduğunu,

Bu sayıdan diğer sayfalar: