11 Şubat 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

11 Şubat 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER lu müdürleri de, haber alma şefleri- ne, bundan böyle Anadolu Ajansın- dan gelecek bazı haberlerin tekrar ve önemle tahkiki lüzumunun doğ- duğunu bildiriyorlardı... Türkiye Cumhuriyeti Anayasası- nın 121. maddesinde yer alan, "dev- let tarafından kurulan veya devlet- ten mali yardım alan haber ajans- larının tarafsızlığı (o esastır" şeklin- deki ilkenin açıkça çiğnendiği bu olay, geçtiğimiz haftanın ortasında, Çarşamba günü öğleden sonra ce- reyan etti. Bu düzeltmenin yayın- lanmasına sebep olan ve aynı gün cereyan eden bir dizi olay ise, enaz düzeltme kadar enteresan ve endişe vericiydi. "Huzur"daki zılgıt (Gazete sorumluları tarafından cid- diye alınmadığı için derhal bu- ruşturulup çöp sepetine atılan ve bu yüzden de ertesi günkü hiçbir gazetede yayınlanmayan "düzeltme haberi"nin gerçek hikâyesi şuydu: 24 Ocak 1967 tarihli Anadolu A jansı bülteninin 29 ve 35. rında, Gürsel Meydanında o gün ya- pılmış olan üniversiteli öğrencilerin hükümeti protesto mitingine dair iki haber yayınlandı. Mitingi takibe- den Hamit Erengil ve Uğurtan Özarıl adlarındaki AA. muhabirle- ri, olayı bir gazeteci olarak değer- lendirmiş ve mitinge binin üstünde öğrencinin katıldığını, İçişleri Ba- kanı Faruk Sükanın da istifaya davet edildiğini (o bildirmişlerdi. O günkü görevli sekreter de bu haberi okumuş ve bültene almıştı. Tabii haber, ertesi günkü Ajansın haberi- ni kullanan gazetelerde öyle çıktı. Haberin çıkmasıyla beraber de kı- zılca kıyamet kopt Aynı gün makamına gelen Ajan- sın Genel Müdürü Atillâ Onuk, sek- reterinden aldığı bir haber üzerine müthiş telâşlandı. Sekreter Onuka, Başbakanlıktan telefon. edildiğini İ ka sonra Başbakanlığa geldiğinde, İçişleri Bakanı Faruk Sükanı da "huzurda" gördü. Daha önce Sükan- la aralarından su sızmayan Onuk, bu sefer onu çok değişik buldu. Ni- tekim Sükan, daha Başbakan söze lu: du gözünü. Onuk, ancak o anda bü- 24 tün gürültünün "miting haberi"n- den çıktığını anlıyabildi.. Bu sırada Başbakan Demirel de söze karışa- rak -Anadolu Ajansı bültenlerinde böyle bir haber neşrettirdiği için- Genel Müdürü şiddetle azarladı. Ge- nel Müdür Onuk durumu düzelt- mek için birşeyler osöylemek iste- diyse de başaramadı ve bu tip dav- ranışlara karşı hayli "şerbetli" ol- masına rağmen, Başbakanlığı sap- sarı bir yüzle terketti. "Düzeltme" değil "düzmece" K iyamet bununla da bitmedi. O öfkeyle Anadolu Ajansının Çan- kırı Caddesi üzerinde bulunan bina- sına gelen Onuk, önüne çıkan ve o- layda hiçbir suçu olmıyan bazı a- jans mensuplarını -biraz önce ken- disine yapılan şekilde- haşladı. Za ten onun kapıdan girişini gören janstakı gazeteciler iyice bir " Zılgrt” yediğini anlamışlardı Onukun ilk işi, haberli yazan mu- habirleri sigaya çekmek oldu. Son- ra da, muhabirlerin bütün suçsuz- luklarına rağmen, kendilerini işten atmakla tehdit etti.. Fakat aslında bu sadece bir gösteriydi. » muhabirlerden birisi - Uğurtan OÖza- rıl- kayınbiraderidir... Haberi yazıl- dığı şekilde bültene alan sekreter de Genel Müdürün hışmından kur- tulamadı. Fakat mesele elbetteki burada bitemezdi. Önce, haberi yazan mu- habirlerin işten atılmasını isteyen İçişleri (o Bakanının yatıştırılması, sonra da haberin derhal düzeltile- rek gazetelere verilmesi gerekiyor- du. Bunun üzerine her iki muhabir de Sükana gidip, bir art niyetleri- nin bulunmadığını bildirdiler. A- Janstaki bir muhabir tarafından da- ha önce de yumuşatılmış olan Sü- kan, bunun üzerine biraz yatışır AKİS gibi oldu ve muhabirlere kısa bir nutuk çektikten sonra yakalarını bıraktı. imdi meselenin yatıştırılması için düşünülen ikinci tedbir kalı- yordu: Onukun fikri, "bir düzeltme yayınlanması" idi. Bunun üzerine, yıllardır Ajansa hizmet etmiş ve gerçekten o gazetecilikten anlayan bazı kişiler, böyle bir tutumun A- jansa olan güveni sarsacağını belir- terek Genel Müdürü ikaz ettiler. Bu da işe yaramadı ve her haliyle bir devekuşu davranışını andıran dü- zeltme yayınlandı. Bu davranışla a- Jansın, Anayasa tarafından emredi- len tarafsızlığının zedelenmiş olma- sı ve ayrıca haberleri kullanan ya- yın organlarında Ajansa karşı gü- vensizliğin artması, elbette ki Genel Müdür Onukun umurunda değildi. Onun tek meselesi kendini kurtar- mak ve bir süre daha bu görevde kalabilmekti. Bu olayda garip olan elbetteki sadece Onukun tutumu değildir. Bugün başında bulunduğu göreve "hasbelkadar" geldiğini açıkça söyle- yecek derecede sâf Onuk kadar, onu bu türlü davranışlarda bulunmaya zorlayan AP İktidarının başı Demi- rel ve İçişleri Bakanı Faruk Sükan da büyük bir hata içindedirler. A- nayasanın âmir hükmünü bildikleri halde, onları bu tip bir hatayı işle- meye sürükleyen sebep ise, herhal- de partizanlık illetinin AA'ya a bulaşmasından başka birşey değil- dir. Ankarada yapılan bir öğrenci mitingine 1000 kişi değil de birkaç yüz kişinin katılmış olduğunu söy- lemek, İçişleri ni o iya çağrılmış olmasını kamu oyundan saklamak neyi kurtarabilir? | Kaldı ki bu yol daha önce denenmiş ve u- mulduğu gibi netice vermemiştir. 11 Şubat 1967

Bu sayıdan diğer sayfalar: