1 Eylül 1988 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 63

1 Eylül 1988 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 63
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bi her defasında yeni karakter kullan- maya (onlar için X, yüzler için C, binler için M) gerek duymaksızın, ay- nı on rakamı kullanarak istenen bü- yüklükte sayıları yazma olanağı da sağladı. Ayrıca, bu tür sayılarla tüm “hesaplama”' işlemleri, eski Babilli- lerin tasnif işlemlerindeki gibi, belir- li yeni “oyun kuralları''na göre kıs- mi sonuçların “kaydırılması”'na dö- nüştü. Bu yeni “sanat” Hindistan'dan Batı'ya doğru yayıldığında, Babil çoktan yıkıntı halindeydi. Onun ye- rinde son derece gelişmiş bir başka kent vardı artık: Genç Arap İmpara- torluğu'nun halifeler kenti Bağdat. Ve bu kentte yazımızın asıl kahrama- nı, çevirilerden yararlanarak Hint sa- NO oyuM" Züü Rİ vE ET MLA 12 40 pgsî“ ? K p x.P—“ Ç“x " ıRL"(T TÜRKİYE'DE , İLK DEFA; DOKUNMATİK LISHTPEN lıghtpen SÜPER IŞIKLI KALEM yılarını öğreniyordu: Ebu Cafer Mu- hammed İbn Musa el'Harizmi. hariz- mi (Harzem), Aral Gölü'nün güne- yinde bir İran kentiydi; günümüzde SSCB sınırları içinde kalan kent Khi- va adını taşıyor. O dönemde Arap alimleri, Yunan- lılarım bilimsel mirasından yararlamı- yorlardı. Muhammed de onlar ara- sında en büyük matematik alimiydi. Büyük bir coşku içinde hemen bu ye- ni dokuz sayıyla hesap yapmanın ku- ralları üzerine bir kitap yazdı. Ama kitabın İspanya üzerinden batı alim- lerinin eline geçmesi ve Latince'ye çevrilmesi, 12. yüzyılın başını buldu. Bundan sonra bir sürü garip ve ko- mik yanlış anlama birbirini izledi. Ki- misi, yazarın adında upuzun bir ön MİZE GÖNDERİNİZ SİPARİŞİNİZAYNI GÜN TİCARET VE PAZARLAMA L TEL İSTEKLERİNİZİ YAZILI VEYA TELEFON İLE YAPABİLİRSİNİZ. IŞIKLI KALEM BEDELİNİ / AŞAĞI- DA YAZILI BANKA HESABIMIZA YATIRINIZ. !iDA.i!»I»A' INTUNUN FOTOKOPİSİNİ ADRESİ- WCELE POSTA SERVİSİ İLE GÖNDERİLECEKTİR. BANKAMIZ: T.VAKIFLAR BANKASI ANKARK KAVAKLIDERE ŞB.HESAP NO:41002 DIŞ TI xxıı ıuıuı CAD. SEĞMENLER İŞHANI NO: 96/8 KAVAKLIDERE-ANKARA 2 TD. ŞTİ. ad silsilesinden sonra gelen son söz- cüğün herhalde soyadı olduğunu ile- ri sürüp, aslında doğum yerini belir- ten “*elHarizmi”'yi, a Alharizmi'' olarak yorumladı. Ken- di çevirisine de buna dayanarak “Li- ber Algoritmi” adını koydu (Liber — Kitap). Bir başkası, kitabı Latince'den bir başka dile çevirirken, “Liber”i “kitap” olarak çevirdi, ama Latince'de i harfiyle biten söz- cüklerin daima ismin 2. hali olması nedeniyle, “Algoritmi”'yi “Algorith- mus””' olarak aldı. Dolayısıyla kitabın adı ““Algorithmus (Algoritma) Kita- bı” oldu. Peki, bu “Algoritma” ne anlama geliyordu? Aslında kitap, ye- ni bir hesaplama yöntemine ilişkin bilgileri içeriyordu. Ama daha sonra gelen bilim adamları, kitabın adının neden böyle olduğunu araştırdılar ve bir sürü “açıklamalar””' getirdiler. Bi- ri, yöntemin Algor adh Hint kralı ta- rafından bulunduğunu ileri sürdü. Bir değeri, Yunanca “algiros”'” (ağrıh) ve “arithmos” (sayı) sozcuklerının bileşimi olduğunu iddia ett Her halükarda sonuç, bızım bugün de formel, kesin yönerge verilerini kullanmayı, “'algoritma” olarak ad- landırıyor olmamız. Hem de bu şa- tafatlı sözcüğün, sıcak küçük sosis- ler için kullanılan ““Frankfurter” ya da kızarmış köfte için kullanılan ““Hamburger” gibi, espirili bir biçim- de doğmuş olduğunu hiç düşünme- en. Peki, o zamana kadar Avrupa'da nasıl hesap yapılıyordu? Elverişsiz Roma rakamlarıyla aslırda hesap ya- pılamıyordu (isterseniz CXXIV ile XVITİ'i çarpmayı bir deneyin). Do- layısıyla Romalıların yaptığı, başka bir yöntemile bulunan sonucu yaz- maktan başka bir şey değildi: Bu iş için kullanılan gereç, karşılık gelen hanelerde birli, onlu, yüzlü vb. sayı- ları gösteren taşların olduğu “hesap tahtası””'ydı (abaküs). Bu taşlara Ro- malılar “calculi” adını vermişlerdi. Günümüzde kullanılan elektronik he- sap makinelerine aynı kökten yola çı- karak ““Calculator”” (kalkülatör) den- mekte. Batı dünyası birdenbire 124 x 18 işlemini yapmak için, önce 4'ü 8'le çarparak kısmi sonucu bir kenara yazdıktan sonra, diğer haneleri he- saplamaya devam edebileceğini öğ- rendi. Bu ne müthiş bir olaydı? Bu sefer uzun süreli bir alimler tar- tışması başladı. Bu tartışma biraz bu- günkü “BASIC mi, Pascal mı?” tar- tışmasına benziyordu. Ortaçağ stili bir münakaşa: Bir grup alim, Roma 63

Bu sayıdan diğer sayfalar: