31 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

31 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

olan genç yüzbaşı fikirlerini her fırsatta her- kese anlatmaktaydı ama, her halde İsmet Pa- şadan hiç bir cevap gelmemiş olması Türkeşin sözcüsünü tedirgin etmişti ve bu parlak görüş- leri hakkında ihtiyar liderin ne düşündüğünü bizzat öğrenmek istemişti. Muzaffer Özdağ kendisi için asıl meselenin Türkiyenin “çağdaş uygarlık düzeyi"ne çıka- rılması olduğunu söylemiş. İsmet Paşa kendisi için de meselenin bu olduğunu bildirmiş. Fakat Ozdağ, bunun demokrasiyle olamayacağı tezi- ni savunmuş, merhalelerin atlanması gerektiği- ni, ondan dolayı da oya dayanmayan bir sis- temin uygulanması mecburiyeti bulunduğunu iddia etmiş. Başka yerlerde söylediği gibi şim- diye kadar hiç bir ihtilâlin Türkiyede başarıya ulaşamamış olmasını metoddaki yanlışlıklara verdiğini anlatmaya çalışmış. Kısacası, o hop- lamak, zıplamalı bir kalkınmanın taraftarı ol- duğunu açıklamış. ' Sonradan İsmet Paşa bunu anlatırken ilâ- ve etti: — Tabii bu kalkınmayı da ancak kendile- rinin, kendi usulleriyle yapacaklarından emin- di." İsmet Paşa Özdağa demiş ki : — Memleketin işleri çocuk oyuncağı de- ğildir. Alınacak yolun düzlükleri vardır, döne- meçleri vardır. Arabanın süratini ona göre â- yarlamak lâzımdır. Sen arabayı alırsın, başlar- sın son sürat sürmeye, sonra birden bir döne- meçte karşına toslarsın, memleket bir anda yarım asır geriye gider." Özdağ bu fikre katılmamış. Davanın Tür- kiye olduğunu, demokrasinin sadece bir vasıta sayılması gerektiğini söylemiş. Bu arada, de- mokrasinin tek vasıta olduğunu savunan Akisi tenkit etmiş, gerek kendisi, gerekse onun gibi düşünenlere karşı sert yazılar yazdığım için benden dert yanmış, müsamahalarının suisti- mal edilmemesi tavsiyesinde bulunmuş, çalımlı çalımlı konuşmuş. " ' Biz İhtilâli sadece bir idareci takımına karşı yapmadık. Biz ihtilâli, memleketi bir tür- lü çağdağ uygarlık düzeyine çıkaramayan po- litikacılara karşı yaptık. Eğer iktidarda siz bu- lunsaydınız, biz ihtilâli gene, size karşı da ya- pardık.." demiş. İsmet Paşa çalımlı gencin yanağını okşa- mış ve ona : "— Sen bana karşı zor ihtilâl yapardın. Ben memlekette bir ihtilâlin ortamını yaratır- mıydım ki?" cevabını vermiş. Muzaffer Özdağ benden, kendisine hak ver- meyen diğer gazetecilerden şikâyette devam etmiş, basın müessesesinin durumu aleyhinde konuşmuş, "siz ne derseniz deyiniz, biz bildiği- mizi yapacağız" demeye getirmiş. Ama bu ara- da, İsmet Paşanın ne diyeceğini de tam açıklık- la öğrenmiş olmuş. Bu Muzaffer Ozdağ bir garip adamdı. Uzun aylar sonra, 14'ler Hadisesi olup bittiğinde ve Ozdağ Tokyoya sevkedildiğinde, bir bayram, kendisinden söyle bir tebrik mektubu alacak- tım : 18 Mart 1961 "Sayın Metin Toker Bayramın yuvanıza ve Akis ailesine mut- luluklar getirmesini dilerim Şekil ölçüleri ile batılı derginiz Tokyoda en tatlı meşgalemiz oluyor. Sanatkârane ve aydın bir kalemden çıkan yazılarınızı okuyorum Siyasi disiplininiz içinde görmediklerinizi düşman saymakta ve yermekte Moskova-Roma ulemasından daha başarılı olduğunuzu hayran- lıkla müşahede ediyorum. Yalnız her sayınızın üçüncü sayfasında yer alan çerçeveli taahhüt cümlesinin manâ ve şü- mulünü anlamak mümkün olmuyor. Haberde doğruluk, fikirde objektiflik de- gilse nedir dizin ahlâk kıstasınız? D.P. ile yıkmak istenilen gerici ahlâk ve politika mektebini büyük bir ustalıkla inşa ha- linde olduğunuz görülüyor. Menderesi başarıy- la temsil edebilirsiniz. Devrimci kuşak, unutmayın ki, nin C.H.P. nin kuruluşundaki ilkelerinden sapmasına ve bir D.P. haline gelmesine, ne de bir Menderes yaratılmasına müsaade eder. En iyi dileklerimle ÖZDAĞ" Anlaşılan, çalımlı komitecinin bana hid- deti o tarihlerde geçmemişti. Kendisine, şu kar- tı gönderdim. "Bayramınızı teşekkürle tebrik eder, sa- yın eşiniz ve küçük yavrunuzla birlikte sağlık içinde bahtiyar olmanızı diler, Allahtan size akü ve fikir niyaz ederim". Bilmiyorum, Allah bu duamı kabul buyur- du mu. Fakat gazetelerin M.B.K. içindeki ayrılık- ları yazması, bir grupun demokratik rejime aleyhtar olduğunu belirtmesi ve onlara karşı şiddetle vaziyet alması, bunların bazı tertipler içinde bulunduğunu söylemesi sadece oOzdağı değil, kendi takımını, hatta Komitenin başka üyelerini de tedirgin ediyordu. Bu son grupun endişesi, böyle laflarla Komitenin prestijine ve 99

Bu sayıdan diğer sayfalar: