31 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

31 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA Türkiye İş işten geçmeden Yerli filmcilerimizin okorktukları nihayet başlarına gelmek üzere- dir: 1948 yılındanberi yabancı film- ler karşısında (o süregelen imtiyazlı durumlarnı sona erdirecek tasarı Meclise sunulmuştur. Konuyla ilgili olmıyanlar, ilk bakışta, bu tasarı- nın sinemayla, hele türk sineması- nın geleceğiyle bağlantısını anlıya- mıyacaklardır. Çünkü tasarı, "Be- lediye Gelirleri oKanunu' yla ilgili- dir. Ne var ki, türk sinemasının 1948'den bu yanaki gelişmesi, he- men hemen bütünüyle, bu kanunda yer alan bir hükümle çizilmiş, bir yandan bugünkü film enflâsyonuna, bir yandan sinemamızın sanat yö- nünden bir türlü belini doğrultama- masına bu hüküm sebep olmuştur. 1948'de "Belediye Gelir Kanunu"- nun belediye eğlence resmi ile ilgili bölümünde o zamana kadar yerli ve yabancı filmler için yürütülen eşitlik, yerli film lehine bozulmak- taydı. Yerli sinemamızı "korumak" amacıyla, doğrudan doğruya yapım- cılarımızın akıl hocalığıyla yapılan bu değişiklikle belediye eğlence resmi artık resmi filmlerde yüzde 25, yabancı filmlerde yüzde 70'e ka- dar çıkarılabiliyordu. Türk sinemasındaki olağanüstü yapım hızlanması işte 18 yıl önceki bu ufacık hüküm değişikliğiyle baş- lamıştı. Ancak bugün herkesin, en başta sinemacıların bildiği film sayısındaki bu lerin kalitesinde geniş ölçüde bir düzelmeye. o Çünkü, bu değişiklik yerli filmi yabancı filme karşı ko- yordu ama, iyi yerli filmi kötü yerli filme karşı korumuyordu. Bu değişiklik, İyi olsun kötü olsun, bü- tün ferli filmleri koruyordu. Fakat sonuç olarak, böyle durumlarda her yerde olduğu gibi, sadece kötü film- ler korunmuş oldu. Çünkü, aynı öl- çüde korunduktan sonra, zahmete sokup, tehlikeye atıp, kali- teli film çabasına girmenin anlamı kalmıyordu. Sağır kulaklar Bugün türk sinemasının ekonomik yapısının o"manivelâ"sı işte bu 31 Aralık 1966 sakat "koruma" düzenidir. Bu ko- ruma düzeninin sakatlığı artık hiç bir gözden saklanamıyacak derece- ye geldiği vakit açık oturumlar ya- pılmış, sinema şüraları toplanmış, koruma düzeninin sağlam bir te- mele dayandırılması konusunda tek- lifte bulunulmuş, fakat bu teklifle- rin hepsi o sinemacılarımızın sağır kulaklarına çarparak geri dönmüş- tür. Sinemacılarımız, yerli film ya- bancı filme karşı nasıl korunuyorsa, kötü yerli film zararına iyi yerli fil- min korunması zorunluluğunu bir türlü kabul etmek istememişlerdir. Kabul etmek istememeleri bir yana, bu yoldaki her teşebbüsü bütün güçleriyle baltalamağa ( çalışmışlar- dır. Sanmışlardır ki, sinemadan za- ten biç bir şey anlamıyan bir ilgili- ler topluluğu, kendilerini hep bu şekilde koruyup gidecek, kalitesi bozuk, "hileli" filmlerle sırf seyir- ciyi sömürsünler diye sinemacılar lehine kendini önemli bir gelir kay- nağından yoksun bırakacak!.. Bu tehlike sinemacılara her vakit ha- tırlatılmış, ne belediyeyi, ne iyi ni- yetli sinemacıyı zarara sokacak çö- züm yolları gösterilmiş, ama gün- lük hesaplarından ötesini göremi- yen kimseler buna aldırmamışlar- dır. Aksine, sömürme düzenini da- ha genişletmek için büyük bir fü- tursuzlukla karşı tekliflerde bulun- muşlardır. — 466 (Basın A: 15475) 33

Bu sayıdan diğer sayfalar: