SİNEMA Türkiye İş işten geçmeden Yerli filmcilerimizin okorktukları nihayet başlarına gelmek üzere- dir: 1948 yılındanberi yabancı film- ler karşısında (o süregelen imtiyazlı durumlarnı sona erdirecek tasarı Meclise sunulmuştur. Konuyla ilgili olmıyanlar, ilk bakışta, bu tasarı- nın sinemayla, hele türk sineması- nın geleceğiyle bağlantısını anlıya- mıyacaklardır. Çünkü tasarı, "Be- lediye Gelirleri oKanunu' yla ilgili- dir. Ne var ki, türk sinemasının 1948'den bu yanaki gelişmesi, he- men hemen bütünüyle, bu kanunda yer alan bir hükümle çizilmiş, bir yandan bugünkü film enflâsyonuna, bir yandan sinemamızın sanat yö- nünden bir türlü belini doğrultama- masına bu hüküm sebep olmuştur. 1948'de "Belediye Gelir Kanunu"- nun belediye eğlence resmi ile ilgili bölümünde o zamana kadar yerli ve yabancı filmler için yürütülen eşitlik, yerli film lehine bozulmak- taydı. Yerli sinemamızı "korumak" amacıyla, doğrudan doğruya yapım- cılarımızın akıl hocalığıyla yapılan bu değişiklikle belediye eğlence resmi artık resmi filmlerde yüzde 25, yabancı filmlerde yüzde 70'e ka- dar çıkarılabiliyordu. Türk sinemasındaki olağanüstü yapım hızlanması işte 18 yıl önceki bu ufacık hüküm değişikliğiyle baş- lamıştı. Ancak bugün herkesin, en başta sinemacıların bildiği film sayısındaki bu lerin kalitesinde geniş ölçüde bir düzelmeye. o Çünkü, bu değişiklik yerli filmi yabancı filme karşı ko- yordu ama, iyi yerli filmi kötü yerli filme karşı korumuyordu. Bu değişiklik, İyi olsun kötü olsun, bü- tün ferli filmleri koruyordu. Fakat sonuç olarak, böyle durumlarda her yerde olduğu gibi, sadece kötü film- ler korunmuş oldu. Çünkü, aynı öl- çüde korunduktan sonra, zahmete sokup, tehlikeye atıp, kali- teli film çabasına girmenin anlamı kalmıyordu. Sağır kulaklar Bugün türk sinemasının ekonomik yapısının o"manivelâ"sı işte bu 31 Aralık 1966 sakat "koruma" düzenidir. Bu ko- ruma düzeninin sakatlığı artık hiç bir gözden saklanamıyacak derece- ye geldiği vakit açık oturumlar ya- pılmış, sinema şüraları toplanmış, koruma düzeninin sağlam bir te- mele dayandırılması konusunda tek- lifte bulunulmuş, fakat bu teklifle- rin hepsi o sinemacılarımızın sağır kulaklarına çarparak geri dönmüş- tür. Sinemacılarımız, yerli film ya- bancı filme karşı nasıl korunuyorsa, kötü yerli film zararına iyi yerli fil- min korunması zorunluluğunu bir türlü kabul etmek istememişlerdir. Kabul etmek istememeleri bir yana, bu yoldaki her teşebbüsü bütün güçleriyle baltalamağa ( çalışmışlar- dır. Sanmışlardır ki, sinemadan za- ten biç bir şey anlamıyan bir ilgili- ler topluluğu, kendilerini hep bu şekilde koruyup gidecek, kalitesi bozuk, "hileli" filmlerle sırf seyir- ciyi sömürsünler diye sinemacılar lehine kendini önemli bir gelir kay- nağından yoksun bırakacak!.. Bu tehlike sinemacılara her vakit ha- tırlatılmış, ne belediyeyi, ne iyi ni- yetli sinemacıyı zarara sokacak çö- züm yolları gösterilmiş, ama gün- lük hesaplarından ötesini göremi- yen kimseler buna aldırmamışlar- dır. Aksine, sömürme düzenini da- ha genişletmek için büyük bir fü- tursuzlukla karşı tekliflerde bulun- muşlardır. — 466 (Basın A: 15475) 33