31 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

31 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN anlar kimin "Bir seçimi bir defa kazanmak, eğer o seçimlerle kurulacak iktidarın batağa sokulması peşinen ka- bul edilecek olursa, Türkiyede pek de zor değildir. İşte, Demirel diye, adı seçimlerden ancak bir yıl ön- ce politika sahasında duyulmuş birisi, bir yeni parti- nin başında 1965 seçimlerini vurmuştur. Bu, Fransa gibi demokrasi tecrübesi fazla memleketlerde bile çok olagelmiştir. En son bir fransız Demirelin, Pou- jade adım taşıyan bir "meçhul şöhret'in bir seçimi tüm kazanmasına ramak kalmıştır. Hem de onun eli altında, müşterisi hazır bir partinin bulunmamasına ve adamın kendisinin seçimlere katılmamasına, ha- reketini sadece bir cereyan olarak tertiplemesine rağ- men.. Ama işte, 19651e böyle bir ipoteğin altında kurul- muş bulunan iktidar, daha 1966 bitmeden Türkiyeyi bir hazin iflâsın eşiğine getirmiştir. Liberasyonla ya- pılan ithalâtın durdurulması omecburiyetinin duyul- ması döviz stoklarının eridiğinin ilâmdır ve devalüas- yon söylentilerinin bütün tekziplere rağmen piyasayı tesiri altında tutması A.P.'ye olan güvenin iş adamları çevresinde dahi ne kadar azaldığının delilidir. İkti- dara gelinirken sakalı okşanmış olan irticaın ise, şim- di sakalı diken diken, kendisinden yüz çevirmiş olan Demirlin karşısına geçtiği bilinmektedir. Böyle bir durumda "Gelecek seçimlere kadar Allah kerim.. Bunlar nasıl olsa gene yutarlar. Çekerim bir iki nu- tuk. Patates fabrikasıyla Boğaziçi köprüsünü de vaad ettim ve nutuklarımı Cenabıhakla bitirdim mi atarım oyları tekrar cebe" diye düşünmek kısa vadede bir gerçekçi tarafı olsa da uzun zamanda bir felâket se- bebidir. Zira seçmenler uzun süre, hattâ daima yutsalar da iktisat ve maliye ilimlerine bir şeyler yutturmak, bu konularda sihirbazlıklar yapmak imkânı yoktur. Kendilerine iktisat veya maliye sihirbazı denilen kim- selerin politikaları dikkatle incelendiğinde kolaylıkla görülür ki bunlar alışılagelmiş politikanın dışında bir politika izlemekle beraber son derece doğru teşhisle- re dayanan gerçekçi kararlar alarak başarıya ulaşmış- lardır. Demirel iktidarının büyük eksikliği ise iktisadi alanda hep hatalı teşhislere kendisini kaptırmış ol- masıdır. C.H.P. İktidarının ve onun Servet Beyanna- meleri sisteminin korkusundan milyarlarca liranın yatak altlarında saklandığı ve iktidara A.P. gelir gel- mez bunların piyasada son sürat dönmeye başlayaca- ğı hayali kof çıkmıştır. Türkiyede Başbakanlık koltu- ğunda sevgilisi Demirdi görür görmez Sam Amcanın kese ağızını sonuna kadar açacağı iddiası da gerçek- leşmemiş, aksine, Sam Amca kaşlarını çatarak plân ve proje istemiştir. Kısa zamanda görülmüştür ki na- sıl akıl için yol birse Türkiye gibi bir memleketin kal- 31 Aralık 1966 için çalıyor? MetinTOKER kınması için izlenecek iktisat politikası da bir tane- dir ve bu, keçiyi sağlam kazığa bağladıktan sonra Al- laha emanet etme siyasetidir. Başbakan Demirel İktisatla oyun olmayacağım görüp anlamış mıdır, bilinmez. Fakat mutlaka bilme- si gereken gerçek bozulan iktisadi düzenin, peşinden, mutlaka bütün dertleri getireceğidir. Bu düzen düzel- tilmediği takdirde Menderes devrinin vurgunları, ka- raborsası, rüşvet ve irtikâbı, onun getirdiği sınıflar, arası uçurumun genişlemesi hadisesi bir bir tekrarla- nacaktır. Menderes bunları, isteyerek yaratmamıştır ki... Liberasyonun yerine özel müsaadeli bir ithalât sisteminin konulacağı yolundaki söylentiler bugün becerikli iş adamlarıyla dürüstlüğü şüpheli idaredci sı- nıfının ellerini uğuşturmasma vesile verse de her hal- de başvurulmaması gereken bir yoldur. Bu derhal karaborsayı hortlatacak ve koridorlarda iş çevirenler memleketin ticaret hayatına hâkim olacaklardır. Bütün bunların neticesinde, hattâ bu neticenin ta- mamını dahi beklemeden kapımızda görünen büyük tehlike enflâsyondur. Türkiye bir acemi iktisat sihir- bazının elinden, bu enflâsyon yüzünden çok çekmiş- tir. 27 Mayıs, bir yönü itibariyle, DP. İktidarının ikti- sadi fiyaskosuyla sıkı sıkıya ilgilidir. Enflâsyon, en ziyade, gerçekleri doğru olarak görmemenin ve doğru olarak göstermeye cesaret edememenin İnsanları gir- meye mecbur bıraktığı kolay yoldur. Bu kolay yolun, ona sapanları nereye çıkardığının taze misali henüz hafızalarda bütün teferruatıyla yaşamaktadır. Libe- rasyonla ithalâtı durduran, kasasında ne döviz, ne yeril para bulunan, devlet borçlarım ödeyemeyen, a- vans adı altında bir sınıf memurun cebine bir kaç kuruş korken bir başka sınıf memura onu dahi ve- remeyen ve bu sınıfı başının çaresine bizzat bakmaya teşvik eden bir iktidarın lideri, eğer, iktisadi vaziyeti tozpembe göstermeye kalkışır ve başka bir politika çanlar o zat için bütün kuvvetleriyle çalıyorlar de mektir. Yapılması gereken şey, durumu doğru görüp olduğu gibi anlatmak ve gereken neyse onu yerine ge- tirmektir. Bunun için vakit ve fırsat henüz vardır. Fakat buna istidadı A.P. İktidarında ve onun başında arayan- lar böyle bir istidadın izine dahi şu anda rastlama- maktadırlar. Belki Demirel, irtica karşısında olduğu gibi iktisadi meseleler konusunda da ateşin bacayı sarmasını beklemektedir. Öyleyse, bunda yanılıyor demektir. Zira bu, bir ameliyatı yapmak için kangrenin da- ha ilerlemesini beklemek kadar günahkâr bir tutum- dur. Menderes böyle bir bekleyişin kefaretini pahalı ödemiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: