14 Ocak 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

14 Ocak 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

onları selâmlıyacaktı da.. Arzuladığı gözyaşla- rı da bazı gözlerde belirmişti. Gittiği gibi sen- deleyerek geldi ve yerine oturdu. Menderes, bü- tün duruşmalar boyunca bu, "acındırma hissi"- ne oynayacaktır. Fakat o gün, duruşmaların asıl ilgi çekici Özelliği Menderesin Hali değildi. Hep düşünmü- şümdür ki salona ezik giren Demokrat milletve- killeri, aralarından az istisnayla salondan, ma- neviyatları kuvvetlenmiş çıktılar ve bu, yeni his sonuna kadar devam etti. Hele duruşmalar uza- dıkça umumi efkârda gelişen değişme, Yassıa- dada da tesirini gösterdi. Ertesi gün, Yassıada- nın komutanı Tarık Güryay bana anlatıyordu: Sanıklar koğuşlarında 'Salona biz hâkim olduk" diye, aralarında konuşmuşlar. Tıpkı kudret gün- lerinde, o alevli Meclis celselerinden sonra, "Beyfendi"nin masasında toplandıklarında ko- nuştukları gibi.. 27 Mayıs sanıklarının bilhassa ilk zaman- lar iyi muamele gördüklerim kimse söyleyemez. Kaba bir devrin doğurduğu bütün kinler ve hınçlar o günler aynı kabalıkta tecelli ediyor- du. Sonradan bu muamele biraz yumuşamış da- hi bulunsa, bana anlatmışlardır ki, mevkuf De- mokratlar ilk duruşma gününe çıkıncaya kadar gerçek bir muhakemenin cereyan edeceğinden hep şüphe etmişler, hele bunun umumi efkâr önünde, açıklıkla, savunma ve söz hakkı tanına- rak yapılmasını hiç beklememişlerdir. Bunu görmek, onlara cesaret vermiştir. Bunda, avu- katların çıkışları büyük rol oynadı. O gün, avukatların içinde ilk Burhan Apay- dının söz istediği, görüldü ve bu talebinin uğra- yacağı muamele merakla beklendi. Apaydın, Adnan Menderesin vekiliydi. Başkan Başol ken- disine söz verdi. Menderesin avukatı mikrofo- nun başına geldi, bütün sanıkların derdi olan bir takım taleplerini söyledi. Müvekkiliyle da- ha uzun süre ve yalnız görüşmek istiyordu. Son defasında ancak 27 dakika görüşebilmişti ve bu sırada yanlarında dört subay vardı. Sonra, psikolojik bir moral meselesi ortadaydı. Sanık- lar beş aydır tutukluydular, bu sürede aileleriy- le temaslarına müsaade edilmemişti. Bunun te- mini lâzımdı. Bunu takiben Burhan Apaydın başka bir meseleyi ele aldı. Salonda fotoğraf çekmek hakkı Ordu Film Merkezine verilmişti, 1960'm Sonbaharında bir gün, çeşitli üniversitelerin 147 üyesi kendilerini üniversitelerin kapısı dı- şında buluverdiler. Hem de bunların hocalık yapmaları kesinlikle yasak ediliyordu. 147 üye öyle karma bir topluluktu ki biç kimse bir şey anlayamadı. Ölçü ne olmuştu, bilinmiyordu. Komiteci Numan Esin ise “üniversiteyi ilmileştirmek"ten bahsediyordu. Bu, 147'lerin tam iki yıla yakın bir süre kapı kapı dolaşmalarının başlangıcını teşkil etti. 114

Bu sayıdan diğer sayfalar: