14 Ocak 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

14 Ocak 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SOSYAL Dernekler Eğitim sorunları İnce, zarif kadın ayağa kalktı, misa- firleri selâmladı, sonra, elindeki notlara hiç bakmadan, ağır ağır an- latmağa başladı: — Türkiyenin en büyük sorun- larından biri, hiç şüphe yok ki, eği- tim sorunudur. 1965 yılından itiba- ren bunu, esaslı şekilde işlediğimiz üç konudan biri olarak ele alan der- neğimiz, bu konuda neler yapmıştır, neler yapmayı düşünmektedir? Şim- i, bunun üzerinde gerekli izahatı verdikten sonra, tartışma açmak is- tiyorum Olay, geride bıraktığımız hafta- nın sonunda birgün, Dedeman Ote- linin yemek salonunda geçti. Konu- şan genç ve zarif kadın, Üniversiteli Kadınlar Derneği Ankara Şubesi E- gitim Kolu Başkanı Bilon Güray- man idi. Dernek, aylık yemek prog- ramına bu defa eğitim sorunlarını almıştı. Milletlerarası (o Üniversiteli (o Ka- dınlar Derneğine üye olan dernek, başlıca üç konu üzerinde çalışmak- tadır. Bunlardan ikisi -ki biri insan hakları, öteki nüfus sorunudur- mil- letlerarası federasyon tarafından se- çilmiş ve gelecek milletlerarası kon- grede tartışılmak üzere, üye devlet- lere bildirilmiştir. Her memleketin üniversiteli kadınları, kendi memle- ketlerinde bu konularla ilgili araş- tırmalar yapacak ve hazırladıkları raporları milletlerarası (okongreye sunacaklardır. o Üniversiteli Kadın- lar Derneği Ankara Şubesinde insan hakları konusunu işleyen kolun ba- şında Kıymet Tesal, nüfus sorun- ları kolunun başında ise Serim Yurtören ile Lemis Akurgal bulun- maktadır. Nüfus sorunları, özellikle, Türkiyedeki aile plânlamasını ele almıştır. Dernek ayrıca, Türkiyenin eğitim sorunlarını esas konu ola- rak ilân etmiş ve 1965 yılından bu yana eğitim sorunları üzerinde çe- şitli çalışmalar yapmıştır. "Bu, gönüllü bir iş değildir!" Tk Kadınlar Demeği An- kara Şubesinin aylık toplantısı- na katılan 50'ye yakın üye, bir dikkatle, Eğitim Kolu Başkanı Bilon Güraymanı dinliyorlardı. Gü- rayman bir soluk sustu ve sonra he- yecanlı bir sesle konuşmasına de- vam etti: 14 Ocak 1967 HAYAT — Herşeyden önce şunu belirt- mek isterim ki, Üniversiteli Kadın- lar Ankara Şubesinin giriştiği bu e- gitim faaliyetleri, bizim için gönül- lü bir iş sayılamaz. Türkiyede üni- versite tahsili yapabilmiş mutlu bir kadın azınlığı olarak, Türkiyenin e- gitim sorunları ile ilgilenmek, on- lara çaba katmak gönüllü bir iş de- gil, bir zorunluktur. Çalışmalarımı- zın hareket noktası da bu olmalıdır. Özellikle Türkiyede, okur-yazar ol- mayan, oranı yüzde 80'i aşan kadı- nın sorunu nedir, köydeki okur-ya- zarlık sorunları nasıl halledilebilir, yetişkin insanın eğitimi üzerinde neler yapılmalıdır? Bunlar üzerinde durup, konuya ışık tutmaya çalış- mak başlıca ödevlerimiz o arasında- dır." Üniversiteli oKadınlar Derneği Ankara Şubesi, 1964 yılında, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesinde dü- zenlediği bir açık oturumla konuyu ele almış, o günden bugüne, hemen heray, bir yetkili bu konuda bir ko- nuşma yapmış ve üniversiteli kadın- ların çalışmalarına ışık tutmuştur. 1965'te, kadın haklarının yıldönü- münde, derneğin Bulvar Palasta dü- zenlediği bir toplantıya bütün ka- dın milletvekili ve senatörler çağ- rılmışlardır. . Toplantıda "Kadın milletvekillerimizden neler bekli- yoruz?" başlıklı, . Türkiyedeki eği- tim sorunlarını bütün nedenleriyle ele alan bir de broşür dağıtılmıştır. Nihayet, 19-21 Nisan 1965 te dernek, UNESCO ile birlikte, e e sa- vaş yılı münasebetiyle, bir büyük seminer düzenlemişti. Bütün resmi ve gayriresmi kuruluş- ların çağrıldığı seminerde, "yetiş- kin ının eğitimi" konusu bilim- sel açıdan ele alınmış, sonunda, Ba- kanlıkla işbirliği halinde komisyon- lar kurulmuş, yetişkinleri eğitmek üzere Halk Eğitim Müdürlüğünün açtığı kurslara devam edilmiştir. Bu kurslarda sertifika alan ko- misyon üyeleri, yurdun herhangi bir yerinde, yetişkinlere okuma- yazma öğretmek ve onları eğitmek üzere kurslar açabileceklerdir. Herşey köyde başlar Bilon Gürayman, derneğin faaliyet- lerini ve yapmak istediği şeyleri anlattıktan sonra bir soluk durdu ve konuşmasına şöyle devam etti: "— Fakat öyle zannediyorum ki, bizim asıl meselemiz, herşeyi bilim- sel araştırmaya dayandırmakla hal- ledilecektir. Okur-yazar oolmıyan- ların büyük çoğunluğu köyde oldu- una göre, köyün bu konudaki dert- lerini, sorunlarım bilmek, bunları bilimsel araştırmalara (odayandıra- rak, kişisel görüşlerin ötesinde ka- rarlarla hareket etmek şarttır. Gö- nüllülerin etkili şekilde nasıl çalışa- bilecekleri oancak bundan sonra, tam olarak tespit edilebilecektir. Köydeki kız çocuğu okula gönderil- miyor. Neden gönderilmiyor? Kö- yün gerçeği nedir? Köydeki küçük kz okulda elde ettiği bilgilerle gündelik hayatına ne getirebiliyor, bundan faydalanabiliyor mu? Ne- den faydalanamıyor? Önce,işte bu sorunlar üzerinde durmamız, bunla- rı aydınlatmamız gerekir. Köy ço- (AKİS: 17 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: