14 Ocak 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

14 Ocak 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Görünen Ds ticaretteki sıkışık ve tehlikeli gelişme, köklü tedbirlerden uzak bir anlayış içinde, tehdit edici bir sonuca doğru hızla ilerlemektedir. Ticaret Ba- kanlığı, 23 Aralık 1966 günü aldığı ve açıkladığı bir kararla, liberasyon listesinden yapılmakta olan it- halâtı durdurmuştu. Bu durdurma kararının, her yıl alman benzeri tedbirlerle hiç bir ilgisi bulunmadığı- nı gösteren sayısız belirtiler ortadaydı. Bunların ba- şında, ithalât hacminin, öngörülen en iyimser sınırla- rı zorlayarak, Türkiyenin imkânlarını çok gerilerde bırakan bir seviyeye varması, buna karşılık, ihraca- tın, bu gelişmenin tam aksine, nisbi bir gerileme gös- termesi geliyordu. Dış ticaretteki bu dengesiz geliş- menin, gönül rahatlatıcı hesaplar halinde ortaya atı- lan, yabancı ülkelerde çalışan işçilerin tasarrufları veya turizm döviz gelirleriyle göğüslenemiyeceği, bi- linmesi gereken bir gerçekti. Nasıl ki, 1966 icra programında öngörülen ra- kamların ithalâtla ilgili olanları aşıldığı halde, ihra- catla ilgili olanı çok gerilerden seyreder duruma düş- müştür. Bu sıhhatsız bünye hastalığı, bunun en tabii sonuçları olan bazı gerçekleri birer birer ortaya çı- karmakta gecikmemiştir. Önce stok dövizler azalmış, giderek, her türlü rezerv endişesi unutularak, ser- best altın rezervlerinden pervasızca rehinlere gidil- miştir. Peryodik ve çok kısa dönemler için, ancak gün- lük sıkışıklıkları gidermek amacıyla başvurulan rehin müessesesi bir sürekli tedbir haline getirilmiştir. Tü- kenen döviz stokları ve altınların tümüne yakınının rehinde bulunması, imalât rejiminin gerektirdiği bir takım taleplerin transferini ya imkânsız kılmış, ya da, uzun süreler bekledikten sonra, güçlükle transfer etmek gibi, ticaretteki sakıncaları herkes tarafından bilinen bir gelenek yaratılmıştır. Bu kötü gidişin hazırladığı ayni derecede kötü gelişmeyi sezip, teşhis etmekte güçlük çekmeyen, it- halât ve ihracatla uğraşan çevreler, taleplerini şişire- rek, şimdiye kadar ulaşılmamış seviyede bir talep hacmi yaratmışlardır. Bu taleplerin şaşkına çevirdi- ği yetkililer, liberasyon listesinden yapılmakta olan ve genellikle sanayi kalkınmamızın ihtiyaçları arasın- da bulunan malların ithalinde kısıntı yapmaya gide- ceklerini gizleyemez hale gelmişlerdir. Mamul, yarı mamul ve temel ihtiyaç malları arasında bulunan li- berasyon listesindeki malların ithalinde kısıntı yap- mayı durmadan inkâr eden çevreler, geçtiğimiz hafta Çarşamba günü açıklanan yeni kotalarla birlikte, 24 odur ki.. Dr. Reşat TİTİZ şimdiye kadar gizlediklerini gün ışığına çıkarmak 70- runda kalmışlardır. 4 Ocak 1967 tarihli, kotaların ilânım açıklayan ka- rar, türk dış ticaretinde yeni bir rejime doğru gide- cek olan gelişmenin ilk merhalesi sayılmalıdır. Libe- rasyon listesinde bulunan bellibaşlı mallardan 16 ka- lemi, bu listeden çıkarılarak, sınırlı ithalât anlamına gelen kotalara alınmıştır. Bunun dışındakilerin pek çoğu için de, ilgili Bakanlıklarla Maliye ve Ticaret Bakanlıklarının ortak iznine bağlı bir ithalât rejimi- nin ilk silueti çizilmiş bulunmaktadır. Bunun yanında, kotalarda bulunan malların ithaline de bazı kayıtlar konmak suretiyle, kotalar yolu ile yapılacak ithalâtı da güçleştirmektedirler. Amerikadan, AİD yolu ile yapılmakta olan ithalâtın mali bakımdan yeni yeni güçlüklerle karşıkarşıya bırakılması da yeni girilen rejimin özellikleri arasındadır. Bütün bu tedbirlerin alınmasına rağmen, yeni yıl ile ilgili plân ve programın öngördüğü seviye, ger- çekleştirilmesi hemen hemen imkânsız bir noktada dondurulmak istenmiştir. Büyültülen bu rakamlara göre, 800 milyonluk bir ithalâta karşılık, 510 milyon- luk bir ihracat öngörülmektedir ve bu rakamların gerçekleştirilmesi de bazı önemli şartlara bağlı bıra- kılmıştır. Yani, geçen yıl gerçekleştirilemeyen kredi- lerin de, plân ve projelere bağlanarak, bu yıl için kul- lanılması gibi... Bunun ise, zaten büyük bir ürkeklik ve nazlılık içinde bulunan uluslararası kredi ve fi- nansman kuruluşları ile, Türkiyeye yardım konsorsi- unun kabullerine sıkısıkıya bağlı bulunduğunu herkes bilmektedir. Görülüyor ki, dış ticaretteki bozuk gelişme önle- nememiş, 4 Ocak günü açıklanan, yeni kotalarla ilgili karardan da öğrenildiği gibi, İktidar, günlük tedbir- lerle işi idare etmenin yollarını aramaktan öteye ge- çememiştir. Bütün mesele, bu sıhhatsiz gidişin nede- ninin ekonomik bünyenin genel rahatsızlığından ileri geldiğinin kabulü ile işe başlamaya karar vermektir. Dış etkilere kulakları biraz daha cesaretle tıkayarak, Türkiyenin öz çıkarlarının gerektirdiği köklü tedbir- lerin alınmasına çok geç kalınmadan gidilmelidir. Resmi rakamların da gösterdiği gibi, bu tedbirle- rin alınmaması halinde, yeni yıldaki gelişme de, ge- çen yıl olduğu gibi, dengesizliğin büyümesi ve biraz daha tehlikeli bir tehdit haline gelmesinden başka bir sonuç vermeyecektir. 14 Ocak 1967

Bu sayıdan diğer sayfalar: