7 Ocak 1990 Tarihli Nokta Dergisi Sayfa 24

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ANKET/ SİYASİLER NE KADAR TANINIYOR Başbakan mı, o da kim?.. Nokta, sanatçılar ve üniversite öğrencileri tarafından, başbakanın, siyasi parti liderlerinin ve ilgili bakanların ne kadar tanındığını araştırdı. Sonuç oldukça şaşırtıcı ızlı bir provanın ardından, H bornozuna bürünüp kahve- sini yudumlayan balerin, yanına yaklaşan Nokta muhabirini merak dolu gözlerle süzüyordu. —TC Başbakanı kimdir? —Yani şimdi başbakan ne de- mek? Cumhurbaşkanı mı demek? —Hayır farkli... —Haa.. Ay, şey, neydi, neydi? Konservatuvarı bitiripDevlet Ope- ra ve Balesi kadrosunda 1. derece- den memur olarak çalışan sanatçı, sorunun yanıtını araya dursun; düz- gün vücudunun hoş kıvrımlarını or- taya koyan taytıyla, çalışmadan he- nüz dönen bir diğer meslektaşı ya- nıti yapıştırıvermişti: “Yıldırım Ak- türk... Tuh karıştırdım, düzeltin! Yıldırım Aktuna...”” Yanıt zenginliği açısından bulun- maz bir mekândı doğrusu Atatürk Kültür Merkezi'nin kafeteryası. Dev- let Opera ve Balesi koristlerinden müzisyen ve dansçılarına değin he- men herkesi bir arada bulmak müm- kündü orada. İşte bir “renkli* ya- nıt da Milliyetçi Çalışma Partisi Ge- nel Başkanı'nın kimliği konusunda ortaya atılmıştı: Gençten, sakallı bir balete göre, Behice Boran'dı MÇP”'nin Genel Başkanı. Niye mi Boran? —Çaalışma var partinin isminde! Çalışma, sosyalizm... Tamam işte... Hemen tüm yaşamını inandığı sosyalizmin Türkiye'de inşaasına adayan, TKP ve TİP”'in birleşip Devlet Opera ve Balesi sanatçıları bağlı bulundukları bakanı tanımakta fazla zorluk çekmediler 24 NOKTA 7 OCAK 1990 ÇAĞRI KILIÇÇI / NOKTA TBKP'”'yi oluşturmasında en büyük katkıyı sağlayan Behice Boran; bir çırpıda ülkücü, milliyetçi, Dokuz Işıkçı bir partinin genel başkanlık koltuğuna oturtuluvermişti. Hem de ölümünden iki yıl sonra... Ve de baş- buğlar başbuğu Alparslan Türkeş'e rağmen... Gökten üç yıldırım düştü. Yalnız- ca AKM kafeteryasındakiler değildi Türkiye politik yaşamını “muhtaç olduğu” renkliliğe kavuşturanlar. Hemen ardından gittikleri Boğaziçi Üniversitesi kampusünde de henzer yanıtlarla karşılaşıyorlardı Nokta muhabirleri: Başbakan ha SHP'li belediye başkanı Yıldırım Aktuna ol- muştu, ha dünün bürokratı, bugü- nün işadamı Yıldırım Aktürk, ha ANAP'lı Yıldırım Akbulut, üçü de Yıldırım değil miydi, ne fark eder? Refah Partisi Genel Başkanı'nın Bü- lent Ecevit olmasına itiraz mı vardı? O halde, o da DYP Genel Başkan'ı olurdu. Zaten merhum İsmet İnönü de SHP Genel Başkanı değil miydi? ANAP Genel Başkanı'na gelince, iş- te orada rivayet hayli muhtelifti. Özal'dan Karaduman'a uzayıp gıdı- yordu bir liste dolusu isim. Nokta muhabirleri mütevazı bir anket yapmak amacıyla yola çıktık- larında, doğrusu hiç kimse öngöre- memişti bu denli absürt bir tabloyla karşılaşılacağını. Merak edilen, baş- bakaniın, kimi parti liderlerinin ve il- gili bakanların öğrenci ve sanatçılar arasında ne ölçüde tanınıp, tanınma- dığıydı. Anlaşılan o ki, TC sanatçılarının yalnızca yüzde 65'i başbakanlarının adını hatırlayabilmişti. Aynı kesim- de ANAP Genel Başkanı'nın adını bilenlerin oranı ise, yüzde 56'ya ka- dar düşüyordu. Neyse ki, Boğaziçi Üniversitesi hazırlık sınıfı öğrencile- rinin yüzde 82.5'i Yıldırım Akbu- lut'u başbakanlığa lavık görmüşler- di de, durum biraz kurtulur gibi ol- muştu. Başbakanı tanımayan o yüz- de 17.5'luk öğrenci kitlesi de yoksa muhalif miydi, neydi? Ancak, iş Ak- bulut'un ANAP başkanlığına geldi- ğinde, adını bilen hazırlık sınıfı öğ- rencilerinin oranı hemen yüzde 66'ya düşüveriyordu. Anketin yüzakı ise, aynı okulun dördüncü sınıf öğrenci- leriydi. İnanılmaz bir performans gösterecekler ve başbakanlarının adı- nı yüzde 100'lük bir oranla, doğru telaffuz edeceklerdi. Yazık ki, Ak- bulut burada da ANAP başkanlığın- dan kayba uğruyor, başbakanlıkla birlikte 'bu görevi de amuzladığını

Bu sayıdan diğer sayfalar: