yük sorun yarattığını belirtiyor. Modacı Vural Gökçaylı ise Türki- ye'de erkeklerin vücut anatomisinin kadınlara oranla daha iyi olduğu- nu, kadınların ise daha kısa boylu, daha kalçalı olduğu noktasına işa- ret ediyor. Modacılar, yani insanın dış gö- rünüşüyle en çok ilgilenen insanlar, Türk kadınlarının büyük çoğunlu- ğunu “Armutu andırır”” şeklinde tanımlıyor... Peki, ya hekimler? Onlar nasıl tanımlıyor bu olguyu? Geçtiğimiz aylarda İstanbul'da ger- çekleştirilen Plastik Cerrahi Kong- resi'nde bu konu ayrı bir bölümde ele alındı. Konferansların ana baş- lığı “Yalancı şişmanlık'”'tı. Her ge- çen gün bu problemin Türkiye'de daha fazla konuşulur, göze çarpar hale geldiği vurgulanıyordu. Tanımı ne olursa olsun, artık modern bir kadın için orantılı bir vücuda, ince ve selülitsiz bacakla- ra sahip olmak, ayrı bir önem taşı- yor. Peki bu fazlalıklardan kurtul- manın yolu ne? Paylaşılamayan pasta... Evet, özellikle kadınları rahatsız eden bu lokal fazlalıkların atılması için, et- kinliği hâlâ bir hayli tartışmalı olan binlerce yöntem öneriliyor. Hem de tüm dünyada. Pek çok gelişmiş ülkede bu soru- na çözümler aranıyor, yatırımcılar bu verimli pazara el atarak, bir za- yıflama sanayii kuruyorlar. Bu sa- nayinin öncülüğünü ise süper dev- let Amerika üstleniyor. Çünkü ya- pılan araştırmalarda “süper dev- let”'te süper kalçaların sanıldığın- dan çok olduğu ortaya çıkıyor. Hatta bu pazar öyle boyutlara ulaşıyor ki, vücutlarının güzelliğiyle ünlenen Raguel Welch, Jane Fon- da gibi yıldızlar bile, yıllardır zayıf- lama yöntemlerini öğreten kitaplar yazarak, pastadan kendilerine dü- şen payı alıyorlar. Ve bugünlerde diyetlere dönülü- yor. Evet, önceki tüm yöntemler terk edilerek, parıltısı hiç sönmeyen bir yıldıza, diyetlere geri dönüş ya- şanıyor bugünlerde. Bu diyetlerin en etkilisi olduğu iddia edilen Ro- semary Conley formülü, Amerika'- da lokal fazlalıkları olan kadınları ve bu alana yatırım yapmış “sana- yiciler”'i ayağa kaldırırken, Türki- ye'de de yavaş yavaş duyulmaya başlandı. Bitmeyen bir zayıflama çılgınlı- p