Tarihi binalarla dolu koskoca bir semt yerle br edilerek, yerine İmparatnrAgusius’un formundan esinlenen bir hükümet sarayı inşa edildi taplar ürkütülüp sindirilmiş, dehşe- te düşmüş bir adamın, birdenbire nasıl olup da korkusunu yendiğini, nasıl rahatladığını anlatan psikolo- jik bir bölümle başlamalıdır. Bazen aniden, bir şok ya da arınma gibi gerçekleşiveren bu olağandışı süre- cin aydınlatılması gerekir. Kişi kor- kuyu başından atar ve kendisini öz- gür hisseder. Bu gerçekleşmeden hiçbir devrim mümkün değildir.”” Romen halkı da korkuyu başın- dan atmış ve despotun karşısına di- kilmişti. Cesaret de, korku gibi, si- rayet eden bir duygu. Polonya, Çe- koslovakya, Doğu Almanya'daki gelişmeler hiç kuşkusuz önemli rol oynamıştı. Bulgaristan'ın da kerva- na katılması, Stalinist kalelerin bi- rer birer yıkılması, insanların öz- gürlüklerini ilan etmeleri, Sovyet tanklarının devreye girmemesi, ce-p "Işık saçan kılavuz''un icracatı B aşlangıçta her şey iyi gitmişti. 1965'te Komünist Parti Lideri, iki yıl sonra da Cumhurbaşkanı olan Çavuşesku, sanayiye ağırlık vermiş, yaşam standartlarını yük- seltmiş, hatta biraz liberalleşmeye bile müsaade etmişti. 1968'de Çe- koslovakya işgaline karşı çıkması, Comecon'un içinde erimeye karşı kafa tutması, bağımsızlıktan yana bir lider olarak Batı'da sempati top- lamasına yol açmıştı. Ancak 70'li yıllara gelindiğinde, Çavuşesku'nun dışarıya karşı gü- lümseyen yüzü, içeride giderek asıl- maya başladı. Ekonominin tehlike çanları çalmaya başladığı yıllardı. Önce, Mao'nun Kültür Devrimi'n- den esinlenen — 1971 ““Temmuz Tezleri” yayınlandı. Buna göre, Romen yazarlar artık sadece ““Kar- patların Dâhisi”'ni yüceltmek için yazacaklardı. Grevler, sendikal ha- reketler ve her türlü muhalefet de acımasızca bastırılacaktı. Yanlış ekonomik politikalar, do- ğal gaz, linyit, kömür ve petrol gi- bi hiç de azımsanmayacak tabii zen- ginliklere sahip Romanya'yı gide- rek uçuruma sürüklüyordu. Kuru- 46 NOKTA 7 OCAK 1990 lan dev tesisler, ithalatın minimu- ma indirilmesi nedeniyle, yedek parça getirtilemediği için, birkaç yıl içinde, ya çalışamaz duruma geli- yor, ya da sürekli zarar etmek pa- hasına yaşamını sürdürüyordu. So- nunda Romanya önceden ihraç et- tiği hammaddeleri ithal etme du- rumuna gelmişti. 1981'de dış borçların sıfırlanması hedefinin konmasıyla, ekonomik kriz iyice doruğa tırmandı. 10 mil- yar dolarlık dış borç, ne pahasına olursa olsun ödenecek ve böylece bağımsızlık bir daha kanıtlanacak- tı. Zaten asgari düzeyde olan tüke- tim daha da kısıldı, ihraç edilebile- cek ne varsa ihraç edildi. Romen- lere düşen, dışarıya satılamayan şeylerle idare etmekti. Evler, okul- lar, işyerleri soğuk ve karanlıktı. Isının 7 derecenin üzerine çıkması yasaktı. Geçim garantisi sağlayan ücret sistemi kaldırılmış, yerine verimli- liğe göre ücret sistemi getirilmişti. Kırsal alanlarda ise,““Tarımda yeni devrim””' adı altında ikinci bir ko- lektifleştirme yoluna gidilmişti. Bu- na göre, çiftçiler artık kendilerine ait topraklardan bile, sadece ““bi- limsel”'” olarak belirlenen ““ihtiyaç”'- larını alacak, gerisini yine devlete verecekti. Romenler için hayat bir kâbusa dönüşmüştü. Bunca yoksulluk sürerken Çavu- şesku, arkasında “çağının görke- mi''ni simgeleyen anıtlar bırakmak için, Bükreş'te koskoca tarihi bir semti yok edip yerine, İmparator Agustus'un formundan esinlenerek bir hükümet sarayı inşa ettirmiş; Tuna Nehri ile Karadeniz'i hiçbir iş- levi olmayan, ama gösterişli bir ka- nalla birbirine bağlamıştı. Bu ara- da uzak-yakın 40 akrabasını kilit görevlere getirmiş, sosyalist bir ha- nedanın temellerini atmıştı. Karısı, resmi sıfatıyla “dünyaca ünlü bilgin”” Elena da bu arada İmelda Marcos'u aratmıyor, Kral Hüse- yin'den yat istiyor, resmi gezilerle yurt dışına giden diplomatlara, ne yapıp edip, kürk, mücevher vs. he- diye edilmesini sağlamasını tembih- liyordu. 1987 Kasımı'nda , erken seçim- ler sırasında halkın neredeyse ayak- lanarak, “Ekmek istiyoruz”', “Dik- tatör defol” diye ülkede önceden görülmemiş çapta gösterilere kal- kışması da, artık ““Drakulesku'”'yu durduramıyordu. Bir süre sonra hiçbir diktatörlükte emsali görül- memiş bir karar alacaktı. Tarımda verimliliği artırmak amacıyla, ““Toprağın sistematizasyonu programı” adı altında, mevcut 13 bin köyün 7 bini bir çırpıda kazına- cak, ve köylüler birkaç ““sanayileş- miş merkez”'de toplanacaktı. İki milyon köylünün göç etmesine yol açacak bu programla, ihracat için daha fazla ürün elde edilecekti. Çavuşesku bu programı tamam- lamaya fırsat bulamadan devrildi. Arkasında İsviçre bankalarına giz- lice kaçırılmış 400 milyon dolar ve daha yıllarca onarılamayacak bir ülke bırakarak.