7 Ocak 1990 Tarihli Nokta Dergisi Sayfa 58

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Başkanlık için kuşkusuz ““yeni” bir isimdi. Ama oda yönetim kuru- lu için değil. Yıllardır İstanbul Sa- nayi Odası Yönetim Kurulu'nda “sessiz ve derinden”” yer almış bir kişiydi. Bir gün ““başkan”' olacağı aklına gelir miydi?.. “Hayır.” Olayların akışı, onu bu noktaya getirmişti. Hayallerinin ““ibresini”'”, tümden de “sıfır”'da tuttuğu söylenemezdi. Ancak ““hayallerim'” hanesinde ha- tırlayabildiği bir örnek nedense bi- raz “negatiften” bir örnekti: “Sadece”' diyordu “lise son sı- Ekonomik görüşleri e “Eskiden sanayi İle ilgili ekonomik ka- rarlar alınır, sonra, İstanbul Sanayi Oda- sı, doğruyu-yanlışı söylerdi. Sadece kritik etmek, bir bakıma geriden gitmek oluyordu.” | e “Bugün İstanbul Sanayi Odası'nın temsil ettiği güçlerin yapacağı bir ham- le, bütün Türkiye'yi bir yere götürür. Bu- nu başkası yapamaz.” e “İstikrar politikası sözleri ile bugüne geldik. Ama bakıyoruz istikrar yok. Sa- dece bankalarda 4.5 milyar dolar var. Bu dâ çok övünülecek bir durum değil bence. Önümüzdeki 10 yılı kurtarmaz.” e “Mobil telefonlar, arabalara çifter çif- ter konmaya başladı. Bu kadarı fazla. Bu tür lüzumsuz kaynak kullanımı, di- siplin altına alınmalı ve oradan yaratı- lacak kaynak, üretime aktarılmalı.” e “Bozulan gelir dağılımını, özellikle ça- lışanlar ve tarım kesimi lehine değiş- tirmek gerekiyor.” 58 NOKTA 7 OCAK 1990 nıfta mühendislik okumak istemiş- tim. Olmadı. Ekonomi okudum. Onun dışında çok sade bir hayatım vardır. Enteresan bir şey pek bula- mazsınız.'” Gerçekten de haliyle, tavrıyla, gülüşüyle, konuşma stiliyle... “Çok sade”” bir izlenim veriyordu. Evi, Bebek'in mutena bir yerindeydi. Ancak, bu apartman dairesi, en udak bit “yorutu" yâa da “ezia” dekoratif çizgi taşımıyordu. Şık ol- masına şıktı. Ama, daha çok “ra- hatlık”” ve “huzur” veren bir şık- lıktı bu. Bir zamanlar personeldi. Mem- duh Hacıoğlu, liseyi Robert Kolej'- de okumuş. Koleji bitirdikten son- ra da bir süre KLM'de çalışmıştı. (Karısı ile tanışması o döneme rast- lıyor.) O günleri şöyle anlatıyor: “Önceleri o, bir tür yaz işi gibiy- di benim için. Sonra, gece okudum gündüz işteydim. Bu böyle iki sene kadar devam etti. Açık söyleyeyim, sonra bu “ücretli' meselesi sıktı be- ni. Başlangıçta, havacılığı sevmiş- tim. Fakat, frenlendiğim bir işte çok fazla kalamazdım. Oysa, bir şeye insanın kendisinin teşebbüs et- mesi çok farklı bir olay.”” Hacıoğlu'nun “çok tatlı”” bir işi var. Çikolata, şekerlemecilik ve re- çel... Aile dayanışması içinde ““kü- çük bir imalathane”''yi “*“orta boy”” bir işletme haline getirmişler. Da- ha fazla ““*büyüme”'ye ise, “hayır”' diyor. Yönetici olarak temel pren- sibi, “yaptığı işi tamamen bilmek”', A”sından Z'sine kadar... Ve kadro- sunu iyi yetiştirmek... Orta boy iş- letmelerin daha sıhhatli olduğuna inanıyor. 1980 yılından sonra, “ihracata dönük”” çalışmaya başlamış. Dışa çikolata ihraç etmişler. Bugün üre- timinin yüzde 65'i ihracata gidiyor. Bir de dünyanın önde gelen çikola- ta fabrikalarına işlenmiş halde “fındık” satıyor. Çocukları “canevinden vuran'' bir alanda üretim yaptığı halde, “çocukları” hiç hedeflememiş. ““Bizim sektörde” diyor Hacıoğlu, “çiklet çok enteresan bir yatırım- dır. Ama, sevmediğim bir iş oldu- ğu için yapmadım. TV'de yarışa girmeyi de irrasyonel buldum.”” Demokrat bir aile. Babası ile bir- likte çıkmış yola. Şimdi işin başını çeken o... “Babam çok büyük de- mokrattır”” diyor. Kendi ev ortamı için de aynı nitelemeyi kullanıyor: “Bu ev demokrat bir evdir. Birbi- rimiz üstünde hükümranlığımız yoktur. Mesela, çocuğumuz bizi, *“anne-baba' diye çağırmaz. İsimle- rimizle çağırır.” Memduh Hacıoğlu, 1947 do- ğumlu. Çocukluğunun bir bölümü Yugoslavya'da geçmiş. Ailece 1953 yılında gelmişler Türki- ye'ye... Onu en kızdıran şey “belirsizlik”': “Bir şeyi beklemek var ya... Bu beni çok kızdırır.”” Son yıllarda geliştirdi- ği merakı “tekne”. İlk kez, üç-dört yıl önce, İs- viçre'de bir Alman arka- daşının 65 yaşındaki tek- nesi ile yelkencilik yap- mış. ... Ve o gün bugün... O da tatillerinde -daha çok aile mensuplarının yoğun katılımı ile- tek- nesiyle boğuşup duru- yor. Onun dışında yaşam, onun için “sakin, sade ve net.” Nilgün UYSAL Memduh Hacıoğlu'nun oğlu Osman; evde anne-babasını isimleri ile çağırıyor. Sınavlardan bunaldıkça, babası ile mini- bilardo oynamak, Osman'ın en büyük keyiflerinden biri

Bu sayıdan diğer sayfalar: