20 Mart 1939 Tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 104

20 Mart 1939 tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 104
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

106 Her Ay gene kanaat verecek bir netice alamadım. Şu halde milli edebi- yat ne demek olacak, madem ki bunun yaratılmasını düşünenler bize zihinlerinin içinde gizlenen sırrı söylemek istemiyorlar, bu- nu biz arayıp bulmak, karanlıkların içinde gölgeler, resimler, ruhlar vardır iddiasında bulunan zünun erbabının gördüklerini biz de kendi adesemize aksettirmeğe kıyam eylemek mecburi- yetinde bulunuyoruz demektir. Milli edebiyat?.. Meselâ milli mimari... denilince bundan maksad yaşamak, ahlâf nazarında mefahirden addedilebilmek için icap eden sanat şartlarını haiz ve âbidat ıtlakına lâyık meba- ni murad edilir değil mi? Onların bir Türk sanatkârı elinden, bir Türk oğlunun sanat kabiliyetinden doğmuş olması esas lâzime- sidir, diye hep ittifak edilir. Bunlar ne neviden olursa olsun, bir cami, bir çeşme, bir türbe, bir köprü, bir kapı... Yetişir ki her hangi bir yabancı iklimden, bir uzak veya yakın devirden sarih bir taklid eseri olmasın. Muhakemenin bu noktasında tevakkuf ediyorum: Ayni telâkki tarzını edebiyata nakledince: Asırlardanberi, divan edebiyatında olsun, halk edebiyatında olsun, hattâ daha genç zamanların edebi mahsullerinde olsun Türk dimağından, Türk ruhundan ne doğmuşsa işte Türkün milli edebiyatı odur. O şart ile ki bunlar bililtizam yapılmış birer taklid eseri olmasın. Bu şart hatıra gelince denebilir ki: Böyle bir esas şart mev- cut olunca divan edebiyatının bütün arab ve acem şiirini taklid eden evsafı, son zamanların hikâyede, nazımda, nesirde, temaşa- da garbden iktibas edilmiş usullerle mütebariz hususiyatı bun- ların milli addedilmemesine bir kâfi sebep değil midir? Mantığı pek ziyade yanıltacak, ve büsbütün aykırı bir yola saptıracak olan bu noktada şaşırmamak lâzımdır. Düşünmelidir ki asıl şart saniin, mucid olsun yahut mukallid olsun, filân veya falan milletin ferdi olmasında, eserinin kendi ruhundan doğmuş bulunmasındadır. Technigue zeminindeki teşebbüsler olsa olsa sanatın bir istihale devresine işarettir: Divan edebiyatı, tanzi- mat edebiyatına, bu da edebiyatı cedideye, fecri âtiye, son nes- lin edebiyatına intikal ederken geçirdikleri istihale devirleri gi- bi... Ve bunların hiç biri Türk kaynağından doğmuş olmak temel taşını kaybetmemişlerdir, hepsinin mecmuudur ki Türk milli

Bu sayıdan diğer sayfalar: