20 Mart 1939 Tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 135

20 Mart 1939 tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 135
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Edebiyat ve Sanat 137 gişikliğin sebebini hiç kimse anlatamıyordu. Çünkü Taısin Efendinin az çok herkesinkine benziyen hayatında böyle bir neticeyi muhtemel kılacak hiç bir başkalık yoktu. Bu bir- denbire olan bir değişiklikti. Bütün tahminler yapıldı, bütün ihtimaller ortaya atıldı; fakat kimse akla yakın bir izah şekli bulamadı. Bunun bir hastalık neticesi olduğunu söyliyenler, veya tasavvufa sardırdığı merakın yüzünden dünyayı bırak- tığını ve hatta daha hissi ve beşeri bir izahla, ölen bir sevgi- linin acısı yüzünden bu hale düştüğünü iddia edenler vardı. Fakat bütün bunlar bir az yakından hayatı üzerinde durunca uzak birer ihtimal şekline giriyordu. Tanıdıklarımın arasında merakını bütün bu suallerin ceva- bını bizzat kendisinden istemeğe kadar vardıranlar olmuştu. Fakat Tahsin Efendi onları gayet lâstikli ve hatta biraz da dü- şündürücü cevablarla atlatıyordu. Kendisile tesadüfen karşı- laşanlar, bazı anlarında hakikaten çok güzel konuştuğunu söylüyorlardı. Fakat mükülemeyi karşısındaki davet etme - mek şartile... En ufak bir üsteleme biraz söz açmağa çalışma karşısında insanı bırakıp gidiyordu. Geçinmesi gayet basitti: Canı istediği her hangi bir şe- yi ilk rasgeldiği adamdan istiyordu. Onda iki şey en ziyade dikkati çekiyordu: Birincisi güzelliği idi. Her gören, onda bir havari çehresi var diyordu. İkincisi de konuşurken müstehcene hiç kaçmaması idi. Bu alelâde bir dikkat değildi. Onunla ilk konuşanlardan biri olan doktor arkadaşım: «Kirli ve pis o- nun için yok gibi» demişti. Çok gezmişti fakat seyyahatlerinden hiç bahsetmez, «Her yer, birdir, insanlık hep aynidir» diye sözünü kapatırmış, En çok bahsettiği şey ölüm ve insandı. Bu acaip adamı herkes gibi ben de çok merak ettim ve bir kaç gün tesadüf ederim ümidile ötede beride dolaştım. Fakat bu tesadüf olmadı. Sonra yavaş yavaş etrafım onu unutmağa başladığı için benim de alâkam kendiliğinden sön- dü. Böylece aradan bir kaç ay geçti. Çok soğuk, fırtınalı, tipili bir gece idi, gene Tophane kah- vesinde çoy içiyor ve Bayburtlu bir arkadaşın hicret hikâyele- rini dinliyorduk.

Bu sayıdan diğer sayfalar: