20 Mart 1939 Tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 72

20 Mart 1939 tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 72
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

72 Her Ay «realite» kelimelerini istedikleri gibi kullanmaktan da çekin- miyorlar! Halbuki dava sistemle hayat ve düşünce ile realite arasın- da olmaktan ziyade, binnefis bana kelime ile mana arasında gibi geliyor. Edebiyatla biraz meşgul olmuş ve kelimelerden çok çekmiş bir adam sıfatile bana bu işkili, bu endişeyi çok görmeyiniz. Bizzat felsefe ve psikoloji, yazık ki üstünde pek az durmıya tenezzül ettiklri bu ihtilâfı, yani düşünceden dile, imaje ve kelimeye giden yolun çıkmazını düşünmedikçe evve- lâ kendilerini anlatmak vasıtasından mahrum kalacaklardır. Şiir gibi söz sanatlarının zuhuruna sebep olan ihtiyaç, kelime- nin lügatteki dar manasını düşüncenin ufuklarına lâyık bir engine kavuşturmaktır. Mana tekâmül ediyor, fakat kelime sabittir. İşt kelime- lerden teşekkül eden sistemlerle hayat arasındaki uçurumun başı. Descartes'tan beri zamana zaman, düşünceye düşünce, akıla akıl diyoruz; kelimeler ayni kaldığı halde bunlara verdi- ğimiz manalar tekâmül etmiştir; Bu manalar, bu kelimeler i- çinde, çocukluk elbiselerini giymiş bir büyük adam gibi zarf- larının içine sığmamak sıkıntısı içindedirler. İşte şimdi ben bi- le asıl söylemek istediğim şeyi kelimelerle ifade etmk mecbu- riyetinin elemi içinde, beni asıl fikirlerime ihanete sürükliye- bilecek umumi tabirlere muhtaç oluyorum. İçimizde bütün pencerelerinin dışarıya açıldığını zannettiği- miz anlar var ki o zaman her şeyi sezer gibi oluyoruz; fakat dilimiz takatsiz kalıyor. Şiirin hususi kombinezonlarile bu ta- katsizliğe karşı çıkmak istiyoruz, yahut musiki gibi bizi keli- menin darlığından kurtarabilecek seyyal ifade sembolleri ara- yoruz, resmin tonlarına, heykelin ve mimarinin hacimlerine koşuyoruz. Bütün güzel sanatlar, kelimenin kifayetsizliği, hat- ta bazan meramımıza ihanetle mücadeleden başka nedir? Filozof, felsefe ve hakikat buhranının daima bir kelime ve bir telminoloji buhranile başladığını anlamakta sanatkâr ka- dar hassas değildir. Felsefe bu vurdum duymazlığının cezasını çekiyor; fark etmiyor ki kelime müşterek ve umumi, fakat mana şahsi ve indidir. Ve ihtilğfların ihtilâfı, davaların davası buradadır. e ee İn LR bk la bee di a e HM Mi urA Hi im

Bu sayıdan diğer sayfalar: