20 Mart 1939 Tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 61

20 Mart 1939 tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 61
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Felsefe, Ruhiyat ve İçtimaiyat 61 olduğunu anlıyalım ve seni her zaman için sabit bir şeklin içi- ne sokalım .Yoksa varlığın gözümüzden kaçıyor. Böylece onların hakikat arzusu devam eden bir dünyaya karşı iştiyaklarile karışıyor. Bunun için hep ebedi vâknaları ve mutlak hakikatleri aramışlardır.» Halbuki filozof bize «ken- di dünya görüşünden başka ne verebilir? Haddizatında bir dünya yoktur; varlıkların kendi hayati bünyelerine göre, içinde yaşamak ve rahat etmek için kendilerine mahsus ola- rak inşa ettikleri birbirinden farklı dünyalar vardır.», «Biz, hepimiz, kim olursak olalım, bizim olan bir dünya yaratmağa çalışıyoruz.» «Böylece halis bilgi- Connaissance pur-vehmi ortadan kal- kar. Eski filozof mantıka, tahlile, diyalektik düşünceye inan- mıştı. Fakat, soruyor o Nietzsche, mantık sahasında olan her şey, daha derin ve daha esaslı bir şeye, her düşüncenin aslın- da bulunan hayati temayüllere irca edilemez mi?» «Bu mânada anlaşılınca, felsefe, hayati bir fonksiyon ha- line geliyor; her canlı mahlükta tesadüf edilen gayretin (kud- ret idaresinin) daha şuurlu bir şekilde devamından başka bir- şey olamıyor. Fakat filozoflar, hakiki iştiyaklarının mahiye- tine itibar etmiyerek, hayata karşı koymuşlar ve ona kendi düsturlarını zorla kabul ettirmeğe kalkmışlardır. En feci ha- taları budur. Farkedememişlerdir ki ohaddizatında ebedi bir oluşu temsil eden şey, yaşıyanların zekâsında ilâ gayrinihaye sabit bir şekil alamaz, çünkü onlar da bu oluş, sayruret, deve- nir kanununa tâbidirler.» Nietzsche diyor ki: «Ben bir sistem kabul edecek kadar mahdut adam değilim, hatta bu sistem benim bile olsa.» Onun gözünde artık bugün sis- tem yapmıya devam etmek çocukluktur. Yeni felsefe kendini her türlü doğmatizmden koruyacak, görüşlerin değişikliğini, pers- pettiflerin çokluğunu, kıymetlerin tezadını kabul edecektir. Filozof mutlakı aramıyacak, artık mücerret sahayı terk etti- gini, her kıymetin ve ehr ölçünün bir hayat mahsulü olduğu nu ve hayatın bir tek ve muayyen bir şekil tanımadığını anla şacaktır. «Böylece yarının filozofu fikirlerini herkese tasdik ettir A Lİ En i ae e ala

Bu sayıdan diğer sayfalar: