20 Nisan 1939 Tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 61

20 Nisan 1939 tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 61
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RAE LAK Rae Felseje, Ruhiyat ve İçtimaiyat 6l küvvetin heyeti mecmuası mahvolmuş değildir. Nesicler «du- mur» a uğrayacak, hüceyrelerde yeni teşekküller vukubulmı- yacaktır; cüzüler bir müddet devam edecek ve atom halinde dağılacaktır; bizzat atomlar dahi bozulacak, fakat, onları teş- kil eden elektronik enerji yine kaybolmıyacaktır. Şüphe yok ki bu yeni vaziyetle, hayatı teşkil eden vaziyet arasında, fezaya dağılan bu iptidai cüzüler ile, bunların evvelce teşkil ettikleri ' ziruh kül arasında çok fark vardır. İşte bu kül kaybolmuştur ve işte ölüm dediğimiz de onun kaybolmasıdır. Buna rağmen, hayata ait olan her şey mahvolmuş değildir. Elektronlar, ala- bildiğine dağılmış bile olsalar, bir fizikçinin dediği gibi «elek- tronlar, sadece elektronlar» la dolu olan kâinatın içinde yine bir yer tutacaklar ve bu elektronlara yayılmış olan enerji, ora- da, kuvvetli bir ihtimalle, basit cisimlerin atomlarını, mürek- kep cisimlerin moleküllerini ve canlı cisimlerin huceyrelerini teşkil edecektir. Yani, bizden bir parça olan şeyler, daha başka şekillerde, daha başka küllerin, başka vücutlerin, başka ziruh- ların aksamını teşkil edecektir. Esasen cevherin bu dağılış keyfiyeti, ölümden çok evvel başlar. Uzviyet, doğduğu andan itibaren, mevcudiyetinin ida- mesi için şart olan mübadeleleri, içinde tekekvvün ettiği mu- hit ile icraya başlar. Binaenaleyh, canlı bir mevcudun cesedi top- rağa iade edilmeden evvel, onun uzun zaman devam eden mev- cudiyeti esnasındaki hazım bakiyeleri, o mevcudun bizzat cevherlendiği tellurigue enerjilerin yenilenmesini temin etmiş- tir. ; : Burada, fasılasız, sonsuz bir devir vardır. Ziruh, toprağın mahsullerile beslenmiş, o mahsulleri başka şekillere kalbettik- ten sonra onların bir miktarını, her gün, toprağa iade etmiştir. Toprak da onlarla tegaddi etmiş, ayni ziruhun tekrar gıda al- mak için istihlâk ettiği nebatları beslemiştir. Bu hal, pek çok defa tekerrür etmiş, ve her defasında, uzviyetin aldığı ve baş- ka şekillere kalbettiği enerjinin harici muhit taharrüşünde kü- çük mikyasta bir ölüm hadisesi vukubulmuştur. Bu noktadan muhakeme edilince «hayat ölümdür» gibi tezadlı fakat müsbet bir tarif ortaya çıkmıştır ki, ölümü, hayatın inkıtaı halinde mu- hakeme etmemize artık meydan bırakmamaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: