20 Nisan 1939 Tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 63

20 Nisan 1939 tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 63
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Felsefe, Ruhiyat ve İçtimaiyat 63 diğine göre, kütlelerin hayatının da fertlerin hayatı gibi, an- cak ölümün müdahalesi sayesinde devam edebildiği âşikârdır. Hayatın devamına hiç bir şey engel olmasaydı, bazı böcekler (meslâ lâhna biti) çok kısa bir zaman zarfında yer yüzünü kaplar, diğer bütün mahlükları süratle imha eder ve kendisi de, açlıktan nihayet helâk olurdu. Nebatla beslenen büyük hay- vanlar, yırtıcı mahlüklara lokma olmasalardı, ayni hal bunlar için de varitti. Böyle bir ihtimalin vukuu, dünyayı, içinde ya- şanılmaz bir hale getirebilirdi. Ferdin zevale mahküm olmadığı bir dünya tasavvur et- mek imkânsızdır. Ferdin vücudündeki huceyre unsurları nasıl mütemadi bir değişme ve bir yenilenme halinde ise, bizzat fert- ler de zeval bulmak suretile kendilerinden sonra gelenlere yer vermek vaziyetindedirler. Huceyreler vücudün her hangi bir noktasında lüzumundan fazla peyda olunca nasıl ki bir teşev- vüş husule gelirse, içtimai bünyede de ayni hal vakidir. Ferdi uzviyette vahim evram halinde tezahür eden bu halin içtimai uzviyetteki şekli harptir. Kütleyi teşkil eden fertlerin yenilen- mesi mübadele kanununa tâbi bir keyfiyet olup, bizzat haya- tın esasını teşkil eder. İnsanlar, bu hadisenin uzak istikballere taallük eden safa- hatını kavrayamadıkları için, ölüm, tamamen şahsi bir endişe mahiyetini muhafazaya devam ediyor. Cesedin de, ölümden sonra bir işe yarıyacağı, uzviyetteki kalsiyumun, karbonun, mü- vellidülmânın ve fosforun ziyaa üğramıyacağı keyfiyeti, birer ihtimalden ibaret kalıyor. Bu gün mevcut olan her şeyin, gay- ri muayyen ve mevhum bir âtide, aynen dirileceği faraziyesi, dünyadan elimizi eteğimizi çekeceğimiz yakın âtiyi geciktire- cek mahiyette değildir. Esasen bu suret de, bir realite olarak tarif edilmiş bir şey midir? Ölümü düşündükçe, hayat hakkında fazla bilgi edinmek şöyle dursun, onun ne kadar gelip geçici, ne kadar vâhi bir şey olduğunu büsbütün anlıyoruz. Etrafımızdakileri alıp götüren kuvveti, abes ve kör bir kuvvet olarak telâkki ediyor, sevdiği- miz veya hürmet ettiğimiz vücutlerin ölümü mevzuu bahsolun- ca bu kuvvetin hükmünü icra etmesi lüzumunu inkâr diyoruz. |

Bu sayıdan diğer sayfalar: